Ekonomide "iddihar" diye bir kelime var. Biriktirme anlamındadır ve dolaşımdan çekilerek süresiz bekletilen değeri tanımlar. Genelde paradır, altın, gümüş, platin gibi değerli madenler için de kullanılır.
80'li yıllarda "yastıkaltı" diye Türkçeleştirmiş, iddihar edilen altını ekonomiye katmak için nice kampanyalar, enstrümanlar geliştirmiştik. Başarılı olduk da... Yastıkaltında bekletmek yerine bankalara koyalım, krediye dönüşsün, ekonomi büyüsün, üretim artsın istedik.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, "parayı yastık altında saklamak nasıl bir gafletse, finans sektörünün de parasını kasalarda tutması, hayata, piyasaya sürmemesi o denli gaflettir" dedi.
Doğrudur... Ha evde yastıkaltı ha bankada kasa... Krediye dönüşmüyor, girişimin sermayesi olmuyorsa, üretim olmuyor.
Kıtlık zamanında yüksek fiyattan satmak üzere zahire toplayıp istifleyen kurnaz tüccar mıyız ki bunu yapıyoruz? Banka, halkın tasarruflarını biriktirip bunu krediye dönüştürmek için vardır ve kasada yalnızca "gereken" kadarını tutar, gerisini kredi yapar, fabrikaya, işe, KOBİ'ye, üretime, milli ekonomiye dönüştürür.
Merkez'in 7 defada 2.5 puan indirdiği faizlerin kredi ve mevduata aynı oranda yansımaması zaten sorgulanıyordu. Ancak kredi hacminin artmıyor olması, sektöre "tefecilerle yarışanlar var" eleştirisini getirdi.
Hem de en yüksek makamdan...
Peki, bankalar bundan sonra ne yapacak?
İnsanın fikri önce değişir ama hayatını alışkanlıkları yönetir. Bankaların fikri, faizleri aşağı çekip kredileri çoğaltma yönünde değişmeye başladı şükür. Nitekim İş Bankası'nın başlattığı, Ziraat ve diğerlerinin izlediği süreçte bu fikir değişikliğini çok net görüyoruz.
Fakat sorun şu ki bankaların mevduat toplarken ve bunu krediye dönüştürürken eleştiri alan davranışları, hâlâ eski zihin yapısıyla şekilleniyor. Dilek Güngör dün bu sayfalarda "ses var ama görüntü yok" derken, Başbakanlık'tan yapılan, "teminatlarda makul olun" uyarısına dikkat çekiyordu.
Bana göre banka kasasından üretime giden yolda sektörün, yeni zihin yapısına ve yastıkaltını ekonomiyle ilişkilendirecek yeni pratiklere, yeni alışkanlıklar kazanmaya ihtiyacı var.