Türkiye'nin gelecek iddiası, güçlü fiber altyapısız olmaz. Zira fiber, sanal ağlarla ülkeyi donatmanın en yetkin yolu... Gerek 78 milyonun bilgiye ulaşması gerek ekonominin gelişmesi için fiber seferberlik kaçınılmaz. Tam da bu noktada Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın ifadesiyle "küçük hesapları geride bırakmak" gerekiyor.
Dün Türk Telekom CEO'su Rami Aslan'dan "küçük hesapları" tanımamasını istedim. Söylediği Binali Yıldırım'la örtüşüyor: " Türkiye'yi bölgede dijital üs haline getirebilmek için kesintisiz yatırım kararımız var, 3 yılda 10 milyar lira daha yatırım yaparak dijital devrimi gerçekleştireceğiz."
Bunun için sektördeki diğer aktörlerin de yatırıma katılması şart. Türk Telekom'un mevcut altyapısına talip olmak yerine, fiber ağlarımızı genişletecek yatırımlar yapmayı düşünmek, küçük hesapları terk etmenin ifadesi olur.
Aslan'a göre yüksek kârlı bölgelerde fiber döşemek yanı sıra kırsal alanlar ve otoyollar gibi yatırım fizibilitesinin yüksek olmadığı yerlerde yatırım yapmalı diğer operatörler. Kendilerinin 81 ilde 213 bin km fiber ağ döşediğini hatırlatıyor: "Keşke Ağrı'ya, Mardin'e, Karaman'a, Erzincan'a da yatırım yapsalardı ama yapmadılar."
Peki ya siyasi irade, illa altyapıyı paylaşın derse? Aslan, rekabetin ortadan kalkması ve tekelleşme gelmesi halinde yatırımın artmayacağı, aksine azalacağı görüşünde... Rekabetin artması halinde ABD örneğindeki gibi altyapı gelişiyor, tüketici kazanıyor.
Nihayetinde önerisi şu Aslan'ın: Rakiplerimiz de yatırım yapsın, onlar da fiber döşesin, bizim altyapıyı kullanabilirler. Tek başımıza diğerlerinin 4 katı yatırım yaptık. Sadece verimli yerlerde değil, diğer verimsiz alanlarda da fiber seferberliğine katılsınlar.
Bakanı da Aslan'ı da dinledikten sonra benim kanaatim odur ki sektör oyuncularının bütün güçlerini "hakkaniyet" düsturuyla birleştirmesi kaçınılmazdır. Nasıl ki her eve birden fazla su borusu, elektrik hattı, kanalizasyon küngü gitmiyorsa, vatanın her karış toprağı, nimet- külfet dengesiyle fiber ağlarla donatılmalıdır.