Türkiye'nin turizm zenginliği; deniz, kum ve güneşten ibaret değildir… Türkiye, daha fazlasını başarabilecek güce ve imkâna sahiptir. Bu sözler; Dünya Turizm Forumu'nun kapanışında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait… Turizmin, ülke için istisnai imkânlarına işaret ediyor ve sektörü ev ödevine çağırıyor.
Son derece önemli bir "zenginlik alanı" turizm ve bizim henüz potansiyelimize eriştiğimiz söylenemez. Zira bu cennet vatanın değerini anlamak yetmiyor, bunu dünyaya tanıtacak farklı bakış açıları yeşertmemiz gerekiyor. Ne mi demek istiyorum?
Dünyada; köyler mezralar dâhil 1 milyon yerleşke var. 19 bin turizm varış noktası arasında, 100 yıldan yaşlı 1000 kent, 1000 yıldan yaşlı 100 kent var. Söz konusu Anadolu ise Göbeklitepe misali taş devrine uzanıyor, Urfa misali 10 bin yılı aşıyorsunuz. Peki, sorun nedir?
Siz 22 milyar $ yatırarak Nevada çölünde Las Vegas kurabilirsiniz.
Ancak "peygamberler şehri" kuramazsınız. Bunun için yalnızca paraya değil, aynı zamanda peygamberlere ve binlerce yıla ihtiyaç duyarsınız.
Gel gör ki turizmde nicelikten öteye geçmemiz gerekirken bu konudaki gayretin yeterli olmadığını görüyoruz. Cumhurbaşkanı tam da bu noktada; nitelik boyutuna dikkat çekiyor, sektöre ve kamuya farklılaşmayı öneriyor.
Las Vegas'a gelen turist ortalama 5 bin $ harcarken, Göbelitepe'nin yakınındaki kadim kentimiz Urfa'da 80 $ harcıyorsa, sorunumuz budur işte… Hadi Las Vegas'a kumara geliyorlar. Peki ya Paris? Söyleyeyim; turist başına harcama 2,500$, Londra 2000$, New York 1800$.
Bizlerin artık turist sayısıyla (nicelik) değil, turist başına harcama (nitelik) ile övünmemiz gerekiyor. 7 iklim 4 mevsim, fauna, flora, hava, su ve uygarlığın beşiği iken, Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi "deniz, kum, güneşten" çok öteye taşmalıyız. Spor, sağlık, inanç, doğa, yayla ve diğerleri… Bu alanlara el attık ama alacak daha çok yolumuz var.