Türkiye Zekâ Vakfı, 20 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve İş Bankası ile ortaklaşa zekâ oyunları düzenler... Amaç, ülkenin zekâ zenginliğini, toplumun gündemine taşımak, beyin gücümüze dikkat çekmek... İnsanların düşünme alışkanlıkları ve yeteneklerini geliştirmeye katkıda bulunmak.
Her yıl binlerce insanın yarıştığı Türkiye Zekâ Oyunları'na yaş, cinsiyet ve eğitim gibi sınırlamamalar olmadan zekâsına güvenen herkes katılabiliyor. Bu yılki yarışma 11 soru içeriyordu ve sorular Türkiye Zekâ Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı tarafından hazırlanmıştı.
Neticeyi de yazalım; 14 yaş altı kategoride Beran Yelaldı, 14-21 yaşta Hatice Esra Aydemir, 21 yaş üstü kategoride ise Murat Koz birinci oldu. Yarışmanın 20 yıllık tarihinde ikinci kez bir bayanın birinci olması, başka bir gurur kaynağı.
Üstün zekâ, her toplumda genelde %2 civarında, nadirattan bir değer... Toplumların, bu %2'lik üstün zekâ ile ne yaptığı önemli. Eğer onlara gerekli eğitimi sağlar ve ülkenin yarınında pozisyonlar isen bahtın değişir. Eğer onların farkına dahi varmaz isen vasatlık içinde yok olur giderler.
20 yıldır Türkiye Zekâ Vakfı bu değerlerimizin ülkeye kazandırılması için çalışıyor. Mevcut sistem bir vasata dayandığından ileri düzeyde zekâlı çocuklarımıza çok özel eğitim verme zorunluluğumuz var. Mevcut sistemde öğrencilerin %10'u, isterse dersine Aristo girsin, fazlaca öğrenmeyecektir. Çan eğrisinin diğer ucundaki %10'luk zeki çocukları da isterseniz tecrit edin, illaki öğrenecektir.
Zaten eğitim kuramları, bu toplamda %20'lik kesim çıkarılarak, vasata yönelik tasarlanır ve ne yazık ki üstün zekâlı %2'lik kesime yönelik genel geçer bir yöntem yok. Bana göre hükümet üstün zekâlı çocuklarımızın 9 yaşında üniversiteye girmesi, 11 yaşında prof olabilmesi gibi radikal imkânlara fırsat tanımalıdır.