Hükümet Programı Meclis'te okundu. Öncelikle bunun ilk 100 gün acil eylem planı olmadığını, 4 yıllık Ak Parti hükümetinin icraat taahhüdü olduğunu söyleyelim. Ayrıca seçim meydanlarında sözü edilen her vaat, tıpkı söz verildiği gibi programda yer almış, 25 dönüşüm paketini hayata geçirecek 1300 stratejik eylem adımı, 160 sayfalık metinde adeta özetlenmiş...
Hükümetin iş yapma tarzı zaten söyleneni gerçekleştirme pratiğine dayandığından bu programın işleyişine dair tereddüt yok. Yeni Türkiye inşası için hayatın her alanına dokunuş var. Bunların tümü, 2023 ufkuna yürüyüşün yol haritasını şekillendiriyor.
Ben programda "önemliler" ve "öncelikler" konusuna dikkat çekmek istiyorum. Hayatın pratiğinden şunu biliyoruz: Önemli şeyler çok olabilir fakat öncelikler sınırlı sayıda olmak zorundadır. Zira enerjimiz kısa vadede önceliklere yetebilir. Uzun vadenin de birçok kısa vadeden oluştuğunu düşünürsek, bu programın önceliklerinin daha net gösterilme ihtiyacı doğar.
Programın önceliğini bugünden itibaren netleştireceğiz kuşkusuz. Nitekim ilk 100 gün acil eylem ve kritik karar döneminden söz edilmişti. Ben bu öncelikler içinde, tercihlerimiz kadar, vazgeçişlerimizi de görmek arzusundayım.
Her şeyi destekleyemezsiniz. Ancak beslediğinizi büyütebilir, vazgeçtiklerinizle de hız kazanırsınız. Tıpkı roket mühendisliği gibi, araca koyduğunuz yakıt, taşıdığınız safradan fazla olmalıdır. Safra dediğim, değer üretmeyen süreçlere dairdir. Sınırlı miktardaki suyu çorak araziden çekip mümbit toprağa akıtmadıkça üretim yeterince artmaz.
Almanya'yı hatırlıyorum 1950'lerde ülkede tekstil üretimini yasaklayıp sektörü "tekstil üreten makine" şartına soktu. Sonuç, tekstil ihracatında dünya ilk 10'u arasında bir ülke fakat kilosu 2.5 $'lık tişört yerine kilosu 250 $'lık makine ihracatıyla...
Anlatmak istediğim, ilk 100 günlük "öncelikler" içinde hayati reformlar kadar hayati vazgeçişler de yer alması gerektiğidir. Müziği notalar kadar, "es"ler de yapar. Bu es'ler artık "es geçmemiz gereken değer üretmeyen mal hizmet ve süreçleri" olmalıdır.