Zayıfken insan, daha adildir; zira adalete muhtaçtır. Çünkü mağdur edilmiştir; "gücün taşrasına" düşmüştür ve adalet talebi, bu ihtiyacıyla örtüşmüştür.
Zayıfken insan, yaratıcı olmak zorundadır da. Çünkü hayatta kalma repertuarı genişlemiştir, sıra dışı yöntemleri bu refleksiyle daha kolay keşfedebilecektir.
Zayıfken vefalı olmak, işten bile değildir. O zayıflığı yaratan dışlanmışlık ancak "bir güce vefa göstererek" aşılabiliyordur.
Zayıfken dürüst olmak, fazla bir değer ifade etmez. Dürüst kalma zorunluluğu, çok kolay karıştırılır ilkeli ve omurgalı canlı formuyla… Asıl sınav, insanı gücünde denemektir. Güçlü insan, bu gücü kullanırken gösterir gerçek kimliğini.
Bu testi geçemeyenlere de kötü insan diyorum ben. Toplumu kemiren, kamusal alanda sorun çıkaran, işletmede kaynakları heba eden, kural tanımaz, istilacı ruh hali temsilcileri…
Üretimin keneleri arasında bunları saymamın sebebi, toplumsal barışı zedelemeleri ve grup içinde sinerjiyi yok edip nifak unsuru olmalarıdır. Misal böylesini araba denen zırhla donatın, altına beygir gücü verin ve trafikte nasıl davrandığına bakın.
Kural ihlali, hak gaspı, kaza riski, sorumsuzluk ve diğer sürücülere eziyet görürsünüz. Böylesi birini işe aldığınızda, farklı davranmayacaktır. Yönetici yaparsanız, beygir gücünü arttırmış, beygir gibi ezen, mobbing bulacaksınız.
Aynı sitede oturuyor iseniz, huzuru bozan yine bu kötülerdir. Aynı apartmanda ortak alanları gasp eden, aynı işletmede ekip çalışmasını sabote eden yine bu "güç aktarılınca" daha da kötüleşenlerdir.
Ürettiğinden fazlasını tüketen, nimeti alıp külfeti öteleyen, devletine vergi takan, çalışanının alın terini sömüren, toplumun şirazesini bozan ve üretenin sırtından kene gibi yaşayanları teşhis ve tecrit etmedikçe, ikinci nesil yapısal reformların toplumu kalkındırma etkisi azalacaktır.