Şeytanın dili terör, devletimiz ve demokrasimiz kadar bizlerin tutumunu da test ediyor. Temel soru şudur: Böylesi bir eylem, bizleri ve siyasi karar vericileri, "ama'sız, fakat'sız" bir araya getiremiyorsa acaba ne zaman getirecek?
Terörü lanetlemek gerek şart ise de yeter şart ancak ve ancak, ona karşı duruşumuzu gözden geçirmektir. Siyasi partilerin ortak tavrı kadar bizlerin sözlü yazılı eylemleri de önemlidir. Sanal miting meydanı haline gelen sosyal medyadaki paylaşımlarımız son derece hayatidir.
CANLI BOMBA: Son derece kaotik ve tehlikeli bu terör unsurunu daha iyi değerlendirmek zorundayız. 9 ayrı profili var ve Ankara'daki Kanlı Cumartesi'yi gerçekleştirenlerin hangisine dâhil olduğunu, motivasyonlarını en kısa zamanda öğrenmeliyiz. 8 canlı bombanın ülkeye girdiği, 3'ünün henüz yakalanmadığı ortamda, İstanbul'da benzer eylemin yapılamayacağını kim bilebilir...
SOSYAL CANLI BOMBA: Twitter, Facebook vs gibi sosyal medyaya bakın... Terörün bir ekosistem oluşturduğu ve hemen herkesin bir şekilde dâhil olduğu bu süreçte, takip listenizde acaba kaç sosyal canlı bomba var? Ya da sizin kendi itibarınızı da ilişkilendirdiğiniz içerik, teröre karşı çıkarken acaba sizi teröre destek veren bir sosyal canlı bomba haline getirmiş olabilir mi?
ZAMANLAMA: Seçmen tercileri sandıktan önceki son 3 haftada netleşir, şekillenir. Eylemin zamanlaması, kendisi kadar önemli hale gelebilir. Ankara'daki eylemi Suruç V2.0 diye adlandıranların cirit attığı ortamda bir sonraki adımı kestirmek ve ona karşı tedbir geliştirmek şart.
DEVLETİN KURUMSALLAŞMASI: Katliamın psikolojik travmasını atlatıp duygusallığın dışına çıktığımızda aklın devreye alınması, stratejilerin, kapsayıcı olması ve etkinleştirilmesi gerekiyor. Devletin ve hükümetin tedbirlerini esas almak gerekir. Eleştirsek, katılmasak dahi devletin kurumsal süreçlerine itibar edilmeli, bilgi ve yönlendirmesine uyulmalı.
DEV PRODÜKSİYON: Ankara'daki katliam, terör örgütü PKK kullanılmış olsa dahi onu aşan bir kabiliyet gibi geliyor bana. Küresel şeytani ittifakın ortaya çıkarılması için en akıllılarımızın birlikte çalışmasını öneriyorum. Çokuluslu şirket DAEŞ ve onun çözüm ortağı PKK acaba hangi küresel güçlerin Ortadoğu satranç hamlesinde piyondur? Alelacele yapılmış teşhisler, gafletten öteye geçemez.
MHP'NİN TUTUMU: Teröre karşı ortak tutum geliştirmek için Başbakan'ın yaptığı çağrıya CHP'nin verdiği refleks, umut vericidir. Ancak MHP'nin alaycı üslupla RET cevabı, MHP'nin kendisine şu soruyu sormasını hayati hale getirmiştir: "Bu tutumumuzla acaba kimlerin değirmenine su taşımış oluyoruz?"
SÜRECİN PSİKOLOJİSİ: Terörün amacı, ülkeyi istikrarsızlaştırmak için halkı yıldırmak ve algıları katliamlarla yönetmek ise, sürecin güvenli boyutu yetmeyebilir. Nitekim yetmemiştir ve terörle savaşta sürecin psikolojisini de yönetme ihtiyacı vardır. Peki, nasıl?
ŞEFFAF AJANDA: Sürecin psikolojisini yönetirken 1- faillerin tespiti için 2-3 gün, 2- azmettiricilerin belirlenmesi için 7-10 gün ve 3- devletin tedbir ve müeyyideleri için 14-21 gün sürelerine dikkat etmemiz gerekiyor. Ancak bu süreç tamamlandığında, "failler cezalandırılacaktır" sözü inandırıcı olur.
İNSAN GÜVENLİĞİ: Başka bir merak alanım, 100'ü aşan kayıplarımıza yönelik... Acaba biz devlet güvenliğine fazlaca odaklanıp, insanımızın güvenliğine yeterince eğilmedik mi? Kardeşlerimiz, yurttaşlarımız, insanlarımız, daha etkin süreçlerle korunamaz mı? Acaba benzer sorunları yaşayan ülkelerden öğreneceğimiz yeni ve değerli yöntemler nelerdir?
Barışa dünden daha fazla ihtiyacımız olduğunu en büyük faturadan öğrendik. Biri gelip bizi bu beladan kurtaracak değil. Bunu biz yapacağız. Attığımız her tweet kadar yapacağımız her eylem, teröre karşı daha sorumlu, daha akıllı olmak zorunda... Üstelik bunu biz yapmaz isek kim, şimdi değilse ne zaman yapacağız?