Bundan önceki seçim beyannamesindeki MHP ekonomik vaatlerini hatırlıyorum; CHP'nin emekliye 2 ikramiye ile başlayan ve ucuz mazottan asgari ücrete uzanan vaatleri, açık arttırmaktan ibaretti. Dün Devlet Bahçeli'nin sunduğu seçim beyannamesindeki ekonomi vaatleri, mühendisliği çalışılmış, kaynakları adreslenmiş bir çerçevede çıktı karşımıza…
Kaynaksa kaynak… Bahçeli'nin önceki vaatlere gelen eleştirileri bertaraf için verdiği talimat, karşılığını bulmuş ve partinin ekonomi kurmayları, virgülden sonra 1 haneye varan hassasiyette rakamlar sundular liderlerine…
Bahçeli; reformdan kaynak üretimine dek vaatlerini alt satırda 81,5 milyar lira olarak topladı ve 5 farklı kaynaktan söz etti. Vergi reformundan 13.5, kaçak kayıp telafisinden 6, israfı önlemeden 23.3, imar rantından 21.5 ve yüksek büyüme performansından 17 milyar lira.
CHP'nin seçim bildirgesi, adeta ekonomi programı gibiydi. MHP'nin bundan da detaylı, rakamlarla dolu, somut vaatler sunan bir ekonomi programı olduğunu gördük. Bugün AK Parti'nin seçim bildirgesini Başbakan Davutoğlu bizzat açıklayacak.
AK Parti'nin geçmiş performansı yinelemek yerine bugüne ve yarına dair somut ekonomik kazanımları ön plana çekeceğini tahmin ediyorum. Yaptıklarından ziyade yapacaklarına odaklanacaklar. Ancak burada muhalefetten bir adım önde oldukları da kesin.
Çünkü AK Parti vaat açıkladığında seçmen bunu zaten hükümet programı olarak algılıyor. Muhalefet ise ekonomik kazanımları ne kadar yüksek tutarsa tutsun, söylediği her vaade "inandırıcılık" eklemek zorunda… Dün Bahçeli'nin artık duran adam olmayacağı, "HDP hariç koalisyona hazırım" beyanı dışındaki ekonomik vaatlerinin her satırında inandırıcılık arayışı vardı.
7 Haziran'da söylemi; "…ceğiz, …cağız" olan MHP'nin tek kaynağı, Banknot Matbaası idi. Yeni vaatlerin kaynak ve bütçe sorunları giderilmiş gibi olsa da inandırıcılık "yeter şartı" sandıkta ne derece karşılık bulacak, bekleyip göreceğiz…