Yıllardır ekonomi haberciliği yaparım. Ölçemezsen bilemezsin, bilemezsen yönetemezsin düsturuna inanmış biri olarak verinin hayati değerini bilir, peşinde koşarım. Şimdi de sıkıntılı ama geçmişte nitelikli veri bulmak zor işti.
Devletin resmi ama gayrı ciddi veri üreticisi DİE, yeni adıyla TÜİK, yetmiyor ekonomiyi okumaya... Bu yüzden İSO 500 gibi nitelikli veri kaynakları, son derece kıymetlidir. Dünyada şirketleri kıyaslamak ve gidişatı anlamak için Fortune 500 Global ne ise bizdeki İSO 500 de budur.
Fakat bir sorunumuz var... Fortune 500 geçtiğimiz yılın verilerini 4 ay önce açıklayabiliyorken İSO 500 neden Haziran'ın 16'sını buldu? Bu soruyu bizzat İSO'nun Başkanı Erdal Bahçıvan'a sordum. Erdal bey "göreve geldiğimde 2012 verisi 25 Temmuz'da açıklanabilmişti, geçen yıl bunu 24 Haziran'a çektik bu yıl da 16 Haziran'a yetiştirdik" dedi.
Yeterli mi? "Tabii ki değil" diyor Bahçıvan "amacım bunu olabildiğince erkene çekmek." Peki, sorun nedir? Bahçıvan özel hesap dönemine sahip 14 civarındaki şirketi beklemekten söz etti. Gelecek yıl bunları dışarıda bırakmak çözümlerden biri olabilir. Bana göre bırakılmalı da...
Zira gecikmiş veri, veri değildir. Shakespeare'in sonesindeki gibi; "sevgilim, o kadar geç oldu ki cevabın, ne sorduğumu unuttum." 2015'in yıl ortası verileri dahi elimizde iken 2014'ün verisi, fikir verse de İSO'nun bu işe harcadığı emeğe, enerjiye değmiyor. Talebim, İSO 500'ün Fortune 500 ile eşanlı açıklanmasıdır.
Erdal Bahçıvan, sohbetimizde koalisyon sürecini de değerlendiriyor: "Türkiye'nin demokratik olgunluk sürecini, koalisyon noktasında geçmişten daha farklı bir uzlaşma kültürüne getirebileceği inancında olmamız gerekir. Türkiye uzlaşarak iş yapmayı, bir noktada buluşmayı, farklı fikirleri bir havuz içinde değerlendirerek verimli neticeler elde etmeyi başarmanın da örneğini bu dönemde göstermek zorunda."
İşte bu yüzden 13 yıl önceki koalisyon anlayışımızı güncellemek şart diyoruz.