İhracat Türkiye'nin büyümesini taşıyan ana direklerden biri… Otomotiv, ihracatın lokomotifi… Bursa da üretimin ana üssü… Bunun anlamı, üretim üssünde sorun varsa, ülkede sorun var demektir. Üretim bandı durursa, cari açık negatif yazmaya başlar…
Zamanlama da ilginç; seçime 3 hafta kala başlayan huzursuzluğun medya aracılığıyla ülkeye yayılacağı hesabını yapanlar, sandığı ekonomi üzerinden etkilemek için son kozlarını oynuyor adeta… Şimdi soru şu: Bunu kimler, ne için yapıyor?
Aslında seçim bahanesiyle sendikaların kendilerine alan açma gayreti ağır basmaya başladı. Benzer krizleri hatırlıyorum, sendika liderlerinin kendi şahsi ikballeri için fabrikaları işgal etmesi, endüstriye sabotaj bir yana, işçilerin ekmek teknelerinden olması tehdidini ortaya çıkarmıştı.
1998'de Bursa'da otomotiv eylemlerinde sendika ağalarına karşı çıkan, işveren değil bizzat işçilerin kendileriydi. Türk Metal Sendikası yeterli iyileştirme alamadı ve 40 binden fazla işçi sendikadan istifa etmişti.
Öykü aslında son derece basit: Değer üretmeyen, siliniyor. Dayanışma aidatıyla yaşayan sendika, üyesine bu aidatı hak edecek fayda sağlamayınca, varlık sebebi sorgulanıyor. Hele ki Kayıp Yıllar 90'larda, işçisini toplu sözleşme masasında toptan satan ağalar, bir süre sonra silinip gittiler.
Sizce sendikalı tabanının bu derece zayıflamasını, küresel komplolara ve işverenin ayak oyunlarına bağlamak, abartılı değil mi? Öncelikle işsizi savunmazlar, emekliler kapsam dışıdır zira dayanışma aidatı ödememektedirler. İşçiler mi? Çoğu kere başındakinin dokunulmazlığı adına alın terleri "satışa" gelmiştir.
Bursa'da yaşananlar eğer üretimi sabote etmek ise sendikaların kendilerine çeki düzen vermesi şart. Üyelerini kaybetmeleri bir yana işçilerin ekmek teknelerini sabote etme günahını taşıyacaklardır.