Bundan 19 yıl önce Güney Kıbrıs korkusu yüzünden kendi kalemize dehşet gol attık. Gümrük Birliği Anlaşmasının güncelleme zaptında, bu golü çıkarmak için girişimimiz var. Mutabakat zaptına göre 2016'da başlayacak görüşmeler sonunda bu tarihi hatamız giderilebilecek.
4 kritik güncelleme; 1- Türkiye'nin karar alma mekanizmalarında yeri, 2- Üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarının ülkemizi otomatik kapsaması, 3- GB kapsamındaki ürünlerimizin AB'de serbest dolaşımı ve 4- GB kapsam dışı hizmet sektörü, kamu alımları, tarımın da sisteme dahil edilmesi..
Türkiye'nin Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı sürecinin tam merkezinde olması, ana talebimizdi. Süreci tanımlayalım; ABD ile AB arasında müzakeresi başlayan gümrük birliği aslında…
Bizi yakından ilgilendiriyor zira anlaşma sağlandığında Los Angeles'tan başlayan gümrük sınırı; Hakkâri'ye uzanacak ve ABD mallarının ülkemize girişi, tıpkı AB malları gibi gümrük muafiyetine tabi olacak.
Peki, bu sorunun kaynağı nedir? AB mi? ABD mi? Tıpkı vize terörü gibi bu çorabı kendi elimizle kendi başımıza örmüş, kendi kalemize gol atmışız. Sorunun kaynağı, geçmişimizdeki bir hataya dayanıyor.
AB'nin üçüncü ülkelerle yapacağı anlaşmalara Türkiye'nin de taraf olması önerisini, Çiller ve Karayalçın ikilisi; "Güney Kıbrıs ile ticaret yapmak zorunda kalabiliriz" paranoyası ile reddetmişti. Bugün toplam ticaret hacmi birkaç AVM'den öteye gitmeyen Güney Kıbrıs korkusu bizi; güncellemeler içinde "çözüm aramaya" taşıyıverdi.
Dün Brüksel'de imzalanan 4 maddelik mutabakat zaptı, bu sürecin ilk hamlesi… 19 yıl önce attığımız yanlış adımların bugüne çıkardığı fatura… Tam da bu yüzden gelecek vizyonu şart diyoruz.