Uluslararası Para Fonu; bizi de ilgilendiren bir rapor yayınladı. Bölgesel Ekonomik Sorunlar raporunda IMF; ekonomilerin büyüme modellerinin ayrıştığını söylüyor. Jeopolitik gerilimler Euro Bölgesi'ndeki iyileşmenin etkisi ve petrol fiyatları gibi dış faktörler, bu ayrışmayı sağlamış.
Ucuz petrol fiyatları ve Euro Bölgesi'nde iyileşmenin güçlenmesi; Baltık ülkeleri (Estonya, Litvanya ve Letonya), Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi (Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Slovakya, Slovenya) ve Türkiye'de büyümenin güçlü kalmasını destekliyor.
Hatırlayalım; IMF'nin geçen ay yayınladığı görünüm raporunda Türkiye'nin büyüme beklentisini %3,4'ten %3,1'e çekmiş, 2016 için de %3.4'lük büyüme tahminini %3.6'ya yükseltmişti. Tam da bu zaman diliminde küresel büyüme tahmini ise bu yıl için %3,5 ve gelecek yıl %3,8 olmuştu.
IMF'nin güçlü büyüme tanımı; AB ve ABD'ye göre şekilleniyor. Oysa Çin, Hindistan ve Endonezya gibi yeni güç merkezi ülkelerin büyüme reflekslerine göre düşük oranlar bunlar. Türkiye 2011'de %8,8'lik büyüme rakamıyla Çin ve Endonezya ardından dünya üçüncüsü oldu. O dönemden sonra yaşadığımız küresel gelişmeler ve hükümete karşı operasyonlar, %2,2'leri görmemize sebep olmuştu.
Bu yıl için öncü göstergeler, Türkiye'nin büyümesine dair oldukça muhafazakâr tahminler yapıldığı izlenimi veriyor. Mart'taki sanayi üretiminin %4,7'lik sürprizi, nisan ve mayıs verileriyle sürecek gibi görünüyor.
Üstelik AB'nin 1,1 trilyon euroluk parasal genişlemesinin ihracatımız ve sermaye girdisi üzerindeki etkileri henüz ortada yok iken… AVM ciroları artıyor, perakende satış rekorları geliyor, otomotiv satışı patladı, beyaz eşyada beklenenin ötesinde canlanma var.
Esnafın işleri açıldı, turizm, tarım ve inşaatta istihdama dair müjdeli haber var. IMF ve piyasa verilerinin gösterdiği şu; sandığı ekonomi üzerinden vurmanın imkânı kalmadı. İşte bu yüzden seçime sabotaj planlarında ekonomi dışı yollar arandığını söylüyoruz.