Cumhurbaşkanı dün TİM heyeti kabulünde, kurda son dönem yaşanan değişimi ihracatçının fırsata çevireceğine inandığını söylüyor ve "korkmuyorum" diyor. Devamında, TÜSİAD'ın Türkiye'ye ödettiği bedellerin üzerinde durulması gerektiğini belirtiyor ve bunun hesabını vereceklerini ifade ediyor.
Kur, seçim sandığını ekonomi üzerinden etkilemek için üzerinde oyun kurulan araçlardan biri... Geçen yıl yerel seçim sürecinde benzer oyun sergilenmiş, açığa alım-satımlar ve manipülasyonlarla 2.06'dan 2.39'a zıplatılarak Merkez'in meşhur 5.5 puanlık faiz darbesi gerçekleştirilmişti.
Kırılgan Beşli söylemini üretenler o dönem Türkiye'yi "cari açık" üzerinden dövüyordu. Bu defa petrolün gerileyen varil fiyatı cari açığı iyileştirince oyun, yeniden kur üzerine yoğunlaştı ve doları 3 liraya tırmandırma planları yapıldı.
Hatırlayın, şubattaki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu öncesi, faiz fazla düşmesin diye Londra'da Türk Lirası short pozisyonları olağanüstü yüksek düzeye ulaşmış, broker'lar TL borçlanıp dolara geçmişlerdi.
Bu operasyon için 20 milyar liralık fon ayrılmış ve Merkez'e "faizi indirirsen doları çıldırtırız" mesajı iletilmişti. Şimdi bu fon yeniden devrede ve günlük 6-7 milyar doları bulan al-sat sayesinde kurda meydana gelen %2-3 günlük değişim üzerinden fahiş kâr söz konusu...
Bir yandan ekonomide kriz algısı doğurmak, diğer yanda olağanüstü kâr etmek... Günde %2-3 kâr, eroin işinde dahi yoktur. Almanya'nın 8 yıla kadar bütün tahvillerinde getiri eksi olduğu ortamda, bu al-sat'ları kim yapıyor dersiniz?
Bunun için Londra merkezli bazı bankaların yerli işbirlikçilerini incelemek lazım. Cumhurbaşkanı'nın "kurdan korkmamasının" temelinde, bunların bilindiği, izlendiği bilgisi yatıyor bence.