TÜSİAD'ın her seçim sürecinde olduğu gibi ekonomide işlerin kötü gittiğine dair açıklamaları; seçim sandığını ekonomi üzerinden etkilemek için algı operasyonu ancak işe yarıyor mu?
Dün bu soruyu A Haber'deki Yarın programında Ali Saydam'a sordum. Öncelikle algı operasyonu kavramına haksızlıktan söz etti ve bu yapılanı "kara propaganda" olarak tanımladı.
Sahi, TÜSİAD bu kara propagandayı neden yapıyor ve geçen yıl Türkiye'yi "kırılgan beşlinin en kırılganı" diye damgalayan The Economist ile aynı dili kullanıyor? Enflasyon gerilerken neden "bittik, mahvolduk" feryadındalar?
Bu sorunun cevabını vermeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü Sakarya konuşmasından bir cümle aktaralım; "bunlarda insaf yok, sermayeleri 5'e katlandı, şımarıklık içinde bunları yapıyorlar."
Son 2 yıldır TÜSİAD'da dikkatimi çeken bir olgu var. Üyesi büyük işadamları ve sanayiciler, ekonomiden söz açıldığında Hükümetin attığı adımları alkışlarken söz konusu STK olunca dilleri değişiyor tavırları farklılaşıyor.
Peki, işe yarıyor mu? Sandığı etkilemek için başlattıkları "kara propaganda" seçmen üzerinde sonuç veriyor mu? Geçen seçimde notçusundan paraleline, lobicisinden işbirlikçisine yapılan kara propaganda; netice vermedi. Şimdi de işe yarayacak değil ama deneniyor.
Ak Parti iktidarında üyelerinin varlığı; değil 5'e, 10 hatta 12'ye katlanan TÜSİAD üyeleri var. Ancak hallerinden mutlu olmadıkları gibi ülkede ekonomik kriz var algısı için durmadan usanmadan çalışıyorlar. Üstelik olası bir krizde kendileri de zarar görecek olmasına rağmen.
Bu tutumun ekonomik rasyonaliteyle, akılla ilgisi olabilir mi? Kendi ülkesine düşman ama o ülkeden beslenen bu ruh halinin izahı nedir? Rahmetli Özal'a da aynısını yapmış; yayınladıkları "Dış Borç" raporuyla Türkiye'nin kredi itibarını, iç savaş ülkesi Nikaragua ile bir tutmuşlardı.
Bindiği dalı kesmenin akla alâmet olmadığı ortadadır ve aptallığın en büyük kanıtı; aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır der Einstein…