Seçim sandığını ekonomi üzerinden etkileme sürecinde notçuların sahne almaması olmazdı zaten... Geçen haftanın notçusu önce başkanlık sistemi risk oluşturur dedi; kimse takmayınca büyümeci kadrolar risk oluşturur beyanı verdi. Hatta daha da ileri giderek, ekonomi yönetimindeki adamlarıma dokunma ayarı vermeye kalktı.
Moody's Teyze, geçmişteki krizlerin tetikçisi gibi davrandı hep... 1994'te notumuzu 4 basamak birden kırmış ve 5 Nisan kararlarıyla ağır faturalar ödemek zorunda kalmıştık. 2001 krizinde de devredeydi, geçen yıl da sahne alanlar arasındaydı.
Bu defa Türkiye notu üzerinden değil ama bankacılık sistemi not görünümü ile gündeme geldi. Gelmesiyle gitmesi bir oldu zira zaten müşterisi olan sektörün en tepesinden zılgıtı yiyince, geri adım atmak zorunda kaldı.
Bana göre önümüzdeki hafta Standart&Poor's sahne alacak ve ekonomiyi kırılgan göstermek için orijinal bahane uyduracak. Zira geçen yıl bizi cari açık üzerinden dövüyordu, gerileyen petrol sebebiyle bu söylem inandırıcı olmayacaktı zaten.
Duyumlarıma göre ihracatı bahane etmeye hazırlanıyor. 31 Mart'taki büyüme rakamı açıklanması ardından risk şarkısıyla çıkıp gelecek. Sanki kürede dış ticarette başı dertte olan yalnız bizlermişiz gibi... S&P, 1975'ten bu yana 7 ülkenin çıkarlarını, 120 ülkede korumakla görevli. İlk 10 ülke olma iddiasında kararlı Türkiye'nin bir şekilde durdurulması gerekebilir.
Geçen yıl yerel seçimler öncesi kriz tellallığı yapan birkaç isim ve söylemleri hatırlatmakta fayda var ki duyunca şaşırmayın... Guardian: Türkiye artık dikkatli yaklaşılan ülke. Moody's: Yabancı aniden durursa not üzerinde baskılar artar. Economist: Türk ekonomisinin maskesi düştü. Bank of America Merrill Lynch: Türkiye'nin marka değeri Starbucks'a yetişemedi.
Sonra ne mi oldu? Yenikapı'da toplanan 2 milyonun verdiği fotoğrafın ertesi günü, kriz korosu dağıldı. Giderken de geriye "Türkiye bölgenin istikrar adası" güfteli hafif müziği bırakarak...