İşkur'un araştırması, istihdamda nitelik arayışının giderek arttığını ortaya koyuyor. Ne iş olsa yaparım ezberindekiler yapacak iş bulamazken işin hakkını verenler, neredeyse mumla aranır oldu.
Değer üretmeyen süreçler, çalışan sayısıyla var olur, niteliğe bakılmaz. Ancak bir ihtiyacı karşılamaya yönelik iş tanımı yapıyorsanız, işe göre donanım talep edersiniz. Misal gıda denetimi şayet derdiniz ise oraya "hamili kart" dolduramazsınız. Bunun için eğitim almış gıda mühendisi kullanmalısınız.
Şayet derdiniz verimlilik ise işletmenizi "akrabayla" doldurmaz, iş süreçlerinin gerektirdiği nitelikleri taşıyanları o pozisyona getirirsiniz. Eğer aksini yaparsanız, Kayıp Yıllar 90'larda çok fazla eleştirdiğimiz KİT arpalıklarına dönersiniz.
Gıda mühendislerini ele alalım. Denetimsizlik yüzünden insan sağlığı tehdit altında ve ülkemizde bu denetimi sağlamak için en az 20 bin kişilik nitelikli istihdama ihtiyaç var.
Bu insanları eğittik, var ettik ama onların yetkinliğine uygun pozisyon oluşturamadık. Veteriner hekimlerin neredeyse tamamı, ziraat mühendislerinin üçte ikisine pozisyon bulunurken, gıda mühendislerinin ancak %10'u iş bulabilmiş.
Gıda gibi son derece hayati alanda denetimi, eski zihin yapısının var ettiği zabıtaya bırakmak yerine, bu işin matematiğiyle yetişmiş gıda mühendislerini sahada var etmek şarttır. Aksi halde gıdadan ölüm gibi ilkellikleri kendimize reva görmüş olacağız.
Adama göre iş, eski ezberimizdi. İşe göre insan, yeni normaldir ve her işletme, değer süreçlerinin ihtiyaç duyduğu işgücü peşinde koşmaktadır. Ne iş olsa yaparım vasıfsızlığı çöküyor ve yerini, nitelikli işgücüne terk ediyor.
Yapmamız gereken, ihtiyaçtan yola çıkarak işi tanımlamak ve o işi ehline vermektir. Eğer derdiniz sağlıklı toplum ise gıda güvenliği gerek şart olur. Ancak yeter şart, bu işi niteliksiz memura değil işin hakkını verecek gıda mühendisine vermektir.