Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, genel başkanlığa dönüşü ile birlikte AK Parti yeniden dinamizm kazandı. Henüz kamuoyuna yansımayan, mutfak çalışması tamamlanmakta olan bir dizi proje, sahada karşılık bulduğunda Erdoğan farkı daha iyi hissedilecek. AK Parti, 2019'da yapılacak mahalli idareler, Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerine yönelik hazırlıklarını bugünden başlattı. Bilhassa teşkilatların yeniden inşası ile başlayacak olan bu sürece ilişkin "Düşük yoğunluklu seçim hazırlığı" ifadesi kullanılıyor. Seçim yaklaştıkça süreç de hızlanacak.
Bu aşamada benim dikkat çekmek istediğim husus, 2019'a giden yolda AK Parti'yi bekleyen iç ve dış riskler. Türkiye, anayasal temelde hükümet sistemini değiştirmiş olsa da bu değişimin özümsenmesi ve kurumsallaşması 2019'daki seçimlerden sonra mümkün olacak. 2019, devlet içinde yedeklenen güçlerin son kozlarını oynayacağı, her türlü teklife açık olarak bekledikleri bir yıl olarak karşımıza çıkabilir!
***
AK Parti, bu sıralar analitik bir çalışmayı sonuçlandırmak üzere. Çalışma, üç yıla odaklı ve üç ayaklı.
1- Son üç sene içinde uluslararası medyada oluşturulan Erdoğan imajı ve Türkiye algısı.
2- FETÖ'cülerin, yabancı basın organlarında çıkan yazı ve yorumları ile sosyal medya hesapları üzerinden yürüttüğü psikolojik harekât.
3- Küresel medya ağı ve FETÖ'nün kara propaganda mekanizması işlerken, CHP'nin de eşzamanlı olarak kullandığı dil ve argümanlardaki büyük benzerlik.
***
Şurası bir gerçek ki CHP, 17-25 Aralık yargı darbesinin arka planını görmek yerine, bu tezgâhı kuranların ürettiği dokümanları, siyasi arenaya taşımayı, bu yolla AK Parti'yi iktidardan etmeyi hedefledi. CHP'ye bulaşan FETÖ virüsü, 2013'ün sonlarından itibaren partinin siyasi dokusuna da işledi. Türkiye, FETÖ gerçeğini keşfedip, bu sorunla yüzleşmeye ve mücadele etmeye başladığı aşamada ironik biçimde CHP, FETÖ'den medet umar hale geldi. Bu siyasi basiretsizlik, CHP'nin iddialı söylemlerine rağmen geniş halk kitleleri nezdinde samimiyet sınavından çakmasına neden oldu. Dolayısı ile CHP ile FETÖ yakınlaşması üzerine anlatılanlar, genel geçer sözler değil artık. Somut medya analizi, bunun dış ve iç ayakları, söylem birliktelikleri ve bu söylemlerin zamanlaması arasındaki uyum daha net bir fotoğrafı ortaya koymakta.
Önümüzdeki günlerde bu izdüşümünün ilginç örnekleri yeni tartışmaları da beraberinde getirebilir.
***
Bu vesile ile bir noktaya daha değinmek istiyorum. CHP'nin yürüyüşü, açlık grevinde
ısrar eden DHKP-C mensubu iki ismin
ağırlaşan sağlık tablosu ve 15 Temmuz hain
darbe girişiminin yıldönümünde, o gece demokrasiye
sahip çıkan kitlelerin düzenleyeceği anma
programları.
CHP, FETÖ ve diğer örgütlerin, 15 Temmuz acısını yaşayan ailelerle karşılaşma ihtimali. Bu tür bir kesişim kümesinden, Türkiye'nin istenmeyen olaylara sürüklenmesi tehlikesi doğar. Siyaset, sokağa taştı mı her türlü provokasyon riskini her zaman hesaba katmak gerekir.
CHP'nin yürüyüşünün, yeni bir planlamaya konu edildiğine kuşku yok. Bilhassa, yürüyüş grubunun İstanbul'a girme tarihi, giriş şekli, elektriklenmiş kalabalıkların üreteceği tepkisellik ciddi düşünmeyi ve tedbirli olmayı zorunlu kılıyor