Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Huber Köşkü'nde cumartesi akşamı medyaya verdiği iftar yemeğinin ardından, ekonomiyle ilgili mesajlarını da paylaştı. Erdoğan; sayısal veriler kadar, psikolojik faktörlerin önemini de gözeten bir devlet adamı. Bu özelliği gereği, medyadan beklentisini, "yerli ve milli karakterde habercilik", "toplumun moralini olumlu etkileyecek eksen" olarak açıkladı. Milyar dolarlık yatırım hamlelerinden, ihracattaki artıştan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan gerek siyasette gerekse ekonomide lokomotif güç. İnandığı yolda kararlılıkla ilerliyor, kendisine inanan kadroların (buna iş dünyası da dahil) aynı heyecanla peşinden koşmasını bekliyor. Lakin Erdoğan'ın sürükleyici gücüne güven duymakla o gücü tahkim edecek şekilde çalışmak arasında fark var. Bu ikisi arasındaki fark Ankara'da iyice hissediliyor.
Sn. Cumhurbaşkanı'nın kamu sistemini harekete geçirmek amacıyla bakanlıklardan istediği 6 aylık yol haritaları, bayramdan sonra değerlendirilecek. İşte bu vesile ile bürokrasinin tıkanan çarklarını çevirmek için eşsiz fırsatlar da doğacak. Ekonomide, aynı anda çok ve iddialı icraatlar yapılmasına rağmen bunların gerçek manada iç ve dış kamuoyuna mal edilememesinin nedeni, resmin bütününü aynı anda gören kurumsallık açığı. Eskiden bu rolü Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) üstlenirdi. DPT, merkezi planlama mantığı ile hareket eden, kapalı devre çalışan, daha çok engel çıkaran kurum karakteri yüzünden maalesef tasfiye edildi. Yerine oluşturulan Kalkınma Bakanlığı, benzeri ekiplerden oluşsa da çalışma esasları ve öncelikleri ile devlet aklının ön plana çıkmasını sağlayamadı. Önümüzdeki dönemde yapılması gereken işlerden biri, kadrosu 100-150 kişiyi geçmeyen, doktoralı beyinler ile saha tecrübesinin temsilcilerini harmanlayan, butik tarzda bir "Stratejik Planlama Kurumu" kurulması olmalı.
Bugün mega yatırımlardan tarımdaki fiyat spekülasyonlarına, devletin faiz tercihlerinden sosyal politikalarına kadar en geniş yelpazede "alternatifler önerecek, risk ve maliyet analizleri yapacak, erken uyarı rolü üstlenecek, hükümetin önceliklerinin gidişatını ve neticelerini raporlayacak" bir kuruma olan ihtiyaç öylesine fazla ki... İşte o zaman mesela, Merkez Bankası'nın asli işi olan fiyat istikrarını sağlamak üzere et ve domates fiyatlarındaki tezgâhı bozmak için ekstra çalışmasına gerek kalmayacak. Her kurum kendi işine odaklanacak. Burada stratejik bakış açısı ile işleri kolaylaştıran, doğru zamanda, doğru kararların alınmasını teşvik eden, küresel rekabete ayak uyduran, 2023 hedefine, 2071 vizyonuna her manada katkı veren bir koordinatör kurumdur bahsettiğimiz.
Ve en önemlisi... Türkiye tecrübesi, ekonominin tek elden koordinasyonu ile etkinliğin arttığını, verimli sonuçların alındığını göstermektedir. Ekonomideki siyasi rollerin dengeleyici dağıtımının yararları olsa da toplamda fayda güçlü bir ismi ve sürekli koordinasyonu gerektirir.