"Bankalar ve faizlerin seviyesi" önümüzdeki dönemde ekonomi gündeminin ön sırasını işgal etmeyi sürdürecek.
Bu noktada son sinyal Başbakan Binali Yıldırım'dan geldi. Yıldırım, AK Parti'nin Afyon'daki İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sırasında katıldığı ortak televizyon programında, benim bir sorum üzerine finans sektörüne önemli mesajlar verdi.
Yıllardır ekonomiyi izleyen, masanın siyasetçi ve bürokrasi tarafı kadar, piyasa boyutunu da bilen bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki "Faiz meselesi hafife alınmamalı!" Bilhassa yabancı manipülasyonuna açık bazı bankaların, eski dönemlerden kalma alışkanlıkları devam ettirme niyeti dikkatle izleniyor ve bir kenara not ediliyor.
***
Başbakan, piyasa dostu bir siyasetçi.
Samimiyetinden kuşku duyulmadığı kadar kararlılığından da emin olunması gereken bir isim. Yani, "
gündemde yer tutsun" diye konuşmuyor.
İlk elden ve sıcak bilgi alarak değerlendirme yapıyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı'nın faizlerle ilgili hassasiyetini ve haklılığını bütünüyle paylaşıyor. İşte bu nedenle, bankacıların "
insaflı, adil ve gerçekçi" olmalarını bekliyor. Kuşkusuz piyasa,
-ne kadar istenirse istensininsaf ve vicdan arenası değil. Ama Sn.
Yıldırım'ın "
gerçekçilik" vurgusu tüm sektörü bağlıyor. Başbakan'ın ilan ettiği "
gerçekçilik çapası" hesabın kitabın, gelecek öngörüsü içinde, Ankara ile ilişkiler hafife alınmadan tam ve doğru yapılmasını gerektiriyor.
***
Başbakan Yıldırım'ın, Afyon temasları sırasında, çarşıda karşılaştığı, tüketici kredisi kullanan vatandaştan dinledikleri öyle geçiştirilecek türden değil.
Yıllık enflasyonun 7.5 civarında olduğu bir ülkede, yüzde 25 faizle kredi verilmesinin izahı ne acaba? Veya yazılı emirler ortaya çıkar mantığıyla özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki banka şube müdürlerine verilen sözlü talimatlara ne demeli? "
Mümkün olduğunca bölgeden ipotek kabul etmeyin, hepsinin batıda gayrimenkulleri var, onları teminata isteyin" anlayışını yok mu sayacağız? Daha da önemlisi, "
Kredi yapılandırmada iştahlı davranmayın, gerekirse faizi yüksek söyleyin" şeklindeki örtülü talimatların nasıl bir netice doğuracağını ve talimatın sahiplerini araştırmayacak mıyız?
Gelinen aşamada...
Başbakan, "
Piyasaya müdahale etmeyeceğiz. Bizim için önemli olan konuşmak, uzlaşmaktır"
diyor. Ama bir dizi örnekle bankacılarla
buluşmaya, "
Niye bu kadar makası açıyorsun kardeşim?" diye sormaya
hazırlanıyor. İyi niyetlilerin endişe
etmesine gerek yok ama "
kuzu postuna bürünmüş piyasa kurtlarının"
Ankara'da işleri hayli zor olacak!