Çoklu terör tehdidi ve sınır güvenliği sorunu ile baş etmek kolay değil. Türkiye, bu zorluklarla aynı anda mücadele ediyor. Güvenlikle ilgili reel gerçekler kadar algı ve endişelerin yönetimi de çok önem kazanıyor. Özellikle de ekonomi sahasında. Nedeni çok açık...
Piyasaları yöneten para otoriteleri ile Musul'da oyun kuranlar ve petrolle ilgili stratejik hesaplar yapanlar aynı merkezler de ondan. Hal böyle olduğu için bir süredir Londra- İstanbul hattında "stres katsayısı" olarak sunulan, makul muhakeme sınırlarını zorlayan iddialar kulaktan kulağa yayılıyor. Bazılarını söylemeye dilim varmıyor. Neler yok ki? "Başkanlık sistemi arayışından üretilen bildik otoriterleşme senaryosu bunların en ılımlısı" desem, ötesini tahmin etmek güç olmaz. Demokrasi dışı yeni ataklardan tutun da içeride milleti birbirine düşürtecek karanlık planlara kadar!
***
Piyasa fiyatlamasında en fazla gündemde tutulan hususlara gelince...
1- Güvenlik kaygıları.
2- ABD ve AB ekseni ile sert karşılaşma ihtimali.
3- Merkez Bankası faiz politikası.
4- Muhtemel Başkanlık referandumu.
5- FETÖ operasyonlarının yansımaları.
Ankara'da nabzı yokladığımızda görünen tablo ise şöyle:
1- Askeri kaynaklar, PKK terörüyle mücadelede finalin yakın olduğu kanaatinde. Yani örgütün silahlı kapasitesinin büyük ölçüde kırıldığı belirtilmekte.
Burada mühim olan toplumsal zeminin tahkimi ve güven ortamının korunması. Gecikmeli de olsa bu alanda da mesafe alınmakta. Buna rağmen örgüte müzahir siyasi aktörlerin oransal olarak hâlâ destek bulması ciddiye alınmalı.
2- ABD ile ilişkilerde mesele, başkanlık seçimlerinin yarattığı siyasi geçiş ortamından kaynaklanan sorunlar ve birden çok Amerika'nın varlığı. Yani, inişli-çıkışlı ilişki biçiminin bugünden yarına sona ermeyeceğini hesaba katmak gerek. İki ülke ilişkileri, PKK terör örgütünün Suriye ve Irak'taki uzantıları ile FETÖ meselesi çözüme kavuşmadan rahat bir çizgide ilerlemeyecek. Ama
Türkiye de gözden çıkarılmayacak. Bu nedenle yeniden Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'a yönelen hamlelerin kesilmeyeceğini düşünerek oyunu bozmak gerekecek. AB ise İngiltere'nin izleyeceği çıkış yolu haritasına göre daha da içe kapanarak çekirdek Avrupa'ya dönmeyi tartışacak.
Türkiye ise bu çabadan kopmadan AB'nin tutarsızlıklarını sorgulamasını sürdürecek.
3- Merkez Bankası, iddia edildiği gibi siyasal nedenlerle faiz kararı almıyor. Bunu, laf olsun diye değil net bilgiyle söylüyorum. Tabii burada etkili iletişim arayışına rağmen kırılamayan önyargılar da söz konusu. Banka yönetimi, takıntılı varsayımların aksine orta- uzun vadeye bakmakta, yapısal reformlara odaklanmakta, öteden beri konuşulan politika faizinde sadeleştirme için çabalamakta, fiyat istikrarı ve finansal istikrardan gözünü bir an olsun bile ayırmamakta. Merak eden, samimi ise Merkez Bankası yöneticileri ile görüşebilir.
4- Başkanlık tartışmaları neden mi gerekli?
Bölgemizde haritaların yeniden çizildiği ortamda Türkiye'nin tahammül edemeyeceği tek husus belirsizlik, iç huzursuzluk ve siyasal öngörülemezlik hali. Türkiye'yi denklem dışı tutmaya çalışan ülkelere karşı, milletin güncel güven oyu, yönetimde konsolidasyon, anayasal fren- denge, hesap verebilirlik, daha demokratik seçim sistemi artık mutlak gereklilik.
5- FETÖ operasyonlarının en büyük etkisi öne sürüldüğü gibi kamusal tarafta değil, örgütün finansman ağında.
FETÖ'nün, mali piyasaları, reel sektörü, dış ticareti tekeline alan zihniyeti birçok kişi ve kuruluşa virüs bulaştırmış durumda.
Bu nedenle, piyasalardaki tansiyonun ve ateşin düşürülmesi, bağışıklık sisteminin takviyesi, örgütle aktif ilişkisi olmayanların ayıklanması için titiz çalışma yürütülmekte.