Teröristle etkin mücadele eden Türkiye, terörle mücadele bağlamında da ciddi hazırlıklar içinde. Bu çabayı, sadece 303 maddeden ibaret "klasik eylem planı" olarak görmemek lazım. Kuşkusuz her bakanlık kendi görev alanında terörün yıkıcı etkilerini gidermek, toplum- sal morali yükseltmek için ekonomik, sosyolojik, psikolojik yönleri de olan bir dizi önlemi hayata geçirecek. "Terör Master Planı" olarak çizilen çerçeveyi, bugünkü yaraları sarma, duygusal bağları güçlendirme biçiminde görmek gerek. Oysa devlet aklı yarına dair "stratejik plan" da yazma aşamasında. Yani... Pro-aktif davranarak, 2016 şartlarında uygulandığında netice verecek, ülkenin geleceğini teminat altına alacak siyasi ve hukuki arayışlar içinde. Tedbirlerin zamanın ruhuna uygun olması, doğru anda ve dozda uygulanması esas öncelik. "İleri adım atacağız" derken açığa düşme riski olduğu gibi "gecikme halinde" tedbirlerin anlamını ve değerini yitirmesi de ihtimal dahilinde.
***
Stratejik çözüm arayışının üç ana başlığa odaklanacağını öngörebiliriz:
1- Eşitlikçi vatandaşlık yaklaşımı.
2- Ana dille ilgili açılım.
3- Yerinden yönetim modeli.
Bu üç konu ilk kez ortaya konuluyor da değil. Yepyeni bir çözüm önerisiyle de şekillenmiyor. Burada belirleyici hususlar;
1- Yapılması gerekenlerle ilgili ajanda güncellemesi,
2- Yapabilme iradesi ve zamanlaması,
3- Muhatapların ve toplumsal tabanın genişletilmesi.
***
İşte bu aşamada, yine bir dizi soru zihinleri kurcalıyor...
"İmralı görünür gelecekte yine rol üstlenir mi?" veya
İmralı'ya bir kez daha rol düşer mi?
Belki de soruları,
"İmralı hâlâ etkin bir kart mı?" ya da
"İmralı kartı açılacaksa bu nasıl olmalı?" biçiminde düzenlemek daha doğru.
Ankara'daki yerleşik kanaat, Kandil karşısında güç erozyonuna uğrasa da İmralı'nın tesirli güç kimliğinin sürdüğü yönünde. Bir başka ifadeyle Öcalan, Kürt kökenli genç kitle açısından sembolize edilen konumunu şu ya da bu ölçüde koruyor. Lakin... Çözüm sürecinin örgüt tarafından sabote edilmesi devletin bakış açısını köklü değişime uğrattı. İmralı'yı da derinden sarstı. En sade anlatımla... Sorunun bölgeselleşme eğilimi ve siyasi zeminden koparılması yüzünden, tahkim edilmiş demokratik çözüm arayışları felç oldu. Terör, yeniden siyasetin aracı haline getirildi ve bir grup bundaki ısrarından vazgeçmedi.
Böylesi hassas bir ortamda eğer İmralı ile görüşülecekse kimin temasta olacağı çok ama çok önemli. İmralı için kapalı devre alternatif devlet heyetleri oluşturulması veya bu intibaın uyandırılması oldukça sakıncalı. Nihayetinde, devletin dinamiklerini bilen, uluslararası istihbarat örgütleri ile akıl oyunları oynayan, silahla yoğrulan egosantrik bir karakter var İmralı'da...