Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Çözüm Süreci'nin asıl adının "Milli Birlik ve Kardeşlik" olduğunu ilan ederek çerçeveyi güncelledi. Güncel çerçeve içinde sürece "yeni format atılması" da söz konusu. Gerek Milli Güvenlik Kurulu toplantısında gerekse Güvenlik Zirvesi'nde, terörün sona erdirilmesi ve toplumsal barışın tesis edilmesi amacıyla bundan sonra atılacak adımların netleştiğini söyleyebiliriz. Neyin, ne zaman ve ne şekilde gelişeceğini anlatmadan önce doğu ve güneydoğuda "devlete açılan krediyi" açıklamamız gerekiyor. Hatta bu krediden önce HDP'li aktörlere ilk elden yapılan uyarıyı hatırlatmamız da özel önem taşıyor.
***
7 Haziran seçimlerinden çıkan parçalı tabloyu ve Suriye'deki kaotik ortamı fırsata çevirmeye çalışan Kandil ve HDP'nin şahin kadrosu, "
AK Parti'yi tek başına iktidardan ettik, bu nedenle bize savaş! açıldı" propagandası başlatmıştı. Yaz aylarının sıcak günlerinde bizzat "
devlet heyeti" tarafından davet edilen HDP'nin İmralı ekibine ise "
Terörle mücadelede farklı bir konsept söz konusu. Bu, AK Parti'yi de aşan devlet kararı. Hesabınızı buna göre yapmanız doğru olur" mealinde mesaj iletilmişti. Silahla- siyaset arasında ayrım yapmayan HDP'nin beyin takımının o günkü bilgilendirmeyi ciddiye aldığını veya doğru yorumladığını söylemek güç!
***
Kürt kökenli vatandaşların açtığı kredi konusuna gelince... Devlet ortak aklının son toplantılarda ittifakla vardığı sonuçlar şöyle:
1- Kandil, halkı silahlı terör gruplarının yanında isyana azmettirdi lakin umduğu tabanı bulamadı.
2- Örgüt tarafından silah- mühimmat deposuna dönüştürülmek istenen, yollarına bombalı tuzaklar kurulan özel seçilmiş ilçelerde güvenlik güçlerince sürdürülen operasyonlara karşı kitlesel kalkışma denemesi başarılamadı.
3- PYD'den esinlenen terör örgütü PKK'nın, HDP'li belediye başkanları ile birlikte Türkiye içinde "
kantonal bölgeler ilan etme planı" da çöktü.
Bu üç tespite ilave edilecek bir diğer husus da "
doğu ve güneydoğuda nabzı tutulan halkın yüzde 90'ından fazlasının kaderini Türkiye ile özdeşleştirmiş olması."
***
Peki, bundan sonra ne gibi gelişmeler beklemek gerekecek?
Kamu düzeninin mutlak anlamda tesis edildiği kanaati yerleştirilecek.
Güvenlik ve huzur şartları oluşana kadar silahlı terör unsurlarına yönelik operasyonlar sürecek.
"
Seçim bitti, terörle mücadele duracak" algısının oluşmasına izin verilmeyecek.
Terör örgütünün siyasal uzantıları, "
örgüt silahları bırakma kararı alıncaya, silahlı kanadını lağvedeceğini beyan edinceye kadar" muhatap alınmayacak.
HDP adına İmralı'ya giden, Kandil'de temaslarda bulunan yöneticiler, 7 Haziran'dan sonra sergiledikleri tutum ve çatışmalardan medet uman siyasi pozisyonları yüzünden denklemde yer almayacak.
Süreç, HDP'deki yeni yüzlerle ama daha çok yerel kanaat önderlerinin desteği ve aktif katılımı ile ele alınacak.
İmralı'nın yeri ve ağırlığı ise 28 Şubat 2015 tarihli niyet beyanındaki ile orantılı olmayacak. Barış ister gibi görünen ama sürecin önüne mayınlar döşediği görüşü oluşan İmralı ile konuşma kapsamı değişecek. Silah bırakma aşamasından itibaren devreye girmesi düşünülecek.
Özetle... 16 Temmuz 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "
Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun"un uygulama esaslarını ve Cumhurbaşkanı'nın bölgesel kanaat önderleri ile geliştirdiği yeni diyalog sürecini dikkatle izlemekte yarar var.