Seçimin üzerinden üç gün geçmeden "hükümet bileşimine" dair kulislerin hız kazanması, Ankara'nın tipik refleksi.
Bölgelerinden dönen "partinin ağır ağabeyleri", Çukurambar'daki VIP salonlarda özel sohbetleri koyulaştırdılar bile.
Gittiğimiz hemen her yerde "Filanca bakanlar baş başa verdiler, saatlerce görüştüler" denildiğini duyuyoruz.
Elbette yeni kabine, AK Parti'nin kurucu lideri Tayyip Erdoğan ile AK Parti davasının bayrağını taşıyan Genel Başkan Ahmet Davutoğlu arasındaki ilişkilerin güncellenmiş kodlarını gösterecek.
64. Hükümet'te yer alması muhtemel adayları tahmin etmek de zor değil. Ancak bu konu, mutlak olarak Cumhurbaşkanı ile Başbakan'a bırakılmalı.
Ne 27 Ağustos 2014-7 Haziran 2015 arasındaki gibi "hızla dönüştürülmeye çalışılan AK Parti" profilini baz alabiliriz ne de 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasındaki olayları, bilhassa AK Parti MKYK ve milletvekili listesinin oluşumu sırasındaki gelişmeleri!
Görünen gerçek...
Cumhurbaşkanı'nın siyasi öngörüsü ve devlet adamlığı tecrübesini önceleyen, Başbakan'ın siyasete kazandırdığı isimleri gözeten, kuruluş felsefesinden bugüne uzanan yolculukta kırık çizgisi olmayan isimlerin "uyumunu" esas alan bir kabine kurulacağı...