Türkiye'nin en önemli sosyal bilimcilerinden biri olan Şerif Mardin 90 yaşında vefat etti. Mardin her şeyden önce evrensel seviyede bir ilim sevdalısıydı. Böyle insanlar bizim ülkemizde azdır. Şerif Mardin'e dair birçok şey yazılıp çiziliyor ve bu vefat vesilesiyle daha da yazılacaktır. Mesela bugün muhtemelen Şükrü Hanioğlu da Mardin'e dair yazacaktır. Jön Türklerin siyasi fikirlerinin incelenmesine dair bayrağı Mardin'den devralarak daha gerçekçi ve bilimsel bir zemine oturtan Hanioğlu'nun yazacaklarını merak ediyorum...
***
Ben de eserlerinin hemen hemen hepsini okuduğum Şerif Mardin'e dair izlenimci bir portre denemesinde bulunacağım. Fakat önce Şerif Mardin'e dair Türk medyasında iki gündür çıkan yazıların ve Mardin'in ölümü karşısında
AK Parti'den politikacıların söylemlerinin hemen hepsinin Mardin'in siyasi görüşlerine dair temel bir yanılgı içinde olduğunu söylemek zorundayım...
***
Mesela siyasi olarak zıt kutuplardan gelen iki isim, hem
Taha Akyol hem Tayfun Atay Mardin'e saygı dolu yazılarında "
Aslında Mardin'in de Atatürk'ü sevip Kemalizme karşı olmadığını" ifade etme gereği duymuşlar. Aynı şeyi Oral Çalışlar da yapmış. Yani Mardin'in "
Kemalizmin ve Atatürk'ün kuvvetli bir eleştirmeni" olduğu baştan kabul ediliyor ama Mardin'in tam olarak öyle olmadığı ifade ediliyor. Aynı hatayı "
İslamcı" kökenli politikacılar da yapıyor...
***
Bence bu yanılgı "
Şerif Mardin olgusu"nu bir yana bırakıp Türkiye'deki "
Şerif Mardin algısı"na teslim olmaktan kaynaklanıyor. Bir şekilde bu algı oluşmuş (Nasıl oluştuğunu da yazacağım). Kendine Kemalist diyen artık tımarhanelik olmuş kimi adamlar da bu "
algı" üzerinden Mardin'e dümdüz giderek hâlâ küfrediyor. Anlaşılan kimse Mardin'in yazdıklarını sistematik ve adamakıllı okuyup siyasi düşüncesini anlama derdinde değil...
***
Oysa Şerif Mardin bana göre hayatının her döneminde bir Kemalistti. Öyle yarım yamalak değil tam laisist ve tam Kemalist bir düşünceye sahipti. Hakkında çok yazdığı İslam ve İslami hareketler meselesine de-yer yer istemese bile insiyaki olarak -hep laisist- Kemalist normatif çerçeveyle baktı...
***
Mesela "
Bediüzzaman Said Nursi Olayı" başlıklı çok ses getiren eseri de Kemalist perspektiften yazılmış bir "
tanıma ve anlama çabası"dır. Bunun niye böyle olduğunu da açıklayacağım. Mardin'in Türkiye'de nedense hiç atıf yapılmayan ve Türkçeye de sanırım çevrilmeyen bir başka makalesi "
Culture Change and the Intellectual: A Study of the effects of secularization in the Modern Turkey: Necip Fazıl and the Nakshibendi" de tamamen Kemalizmin bakış açısıyla İslamcı aydınlara, Necip Fazıl'a ve Nakşbendiliğe yaklaşan bir makaledir...
***
Bu yazdıklarımın okuyanları şaşırttığını biliyorum. Çünkü Türk entelektüel ve medya âlemindeki mevcut algılar çok farklı. Hatta İslamcılar daha çok Mardin'i seviyor, hatta benimsiyor ve Kemalistler Mardin'den nefret ediyor. Mardin'in son olarak çalıştığı Şehir Üniversitesi İslamcıların kurduğu bir üniversite. Evet, gerçekten "
Şerif Mardin olgusu" ile "
Şerif Mardin algısı" arasında dehşetli bir uçurum var. Elbette tüm bunların da sebepleri var. O sebepler aslında bu ülkede topluca yaşadığımız entelektüel sefaletin de ipuçlarını veriyor. Yarından itibaren hepsini anlatmaya çalışacağım. Değer mi değmez mi bilmiyorum ama Pandora'nın kutusunu biraz aralayacağız...