Vefatının ikinci yılında andığımız Süleyman Demirel'in öldüğü gün olan 17 Haziran 2015'ten itibaren Babıali döneminden kalma eski kuşak Türk gazetecileri tarafından yazılanları ve söylenenleri dikkatle takip etmiştim.
Babıali medya geleneğinin hilekâr ve ikiyüzlü doğası karşısında tiksinmiştim. Gerçi şimdi de değişen bir şey yok. Cumartesi gecesi gittiğim Tarabya'daki basın daveti ortamında da bunu gördüm.
Hep riyakârlık ve her zaman sahtekârlık Türk medyasında hem dünün hem bugünün özetidir...
***
Babıali gerçekten Necip Fazıl'ın dediği gibi lağımların kalemlerden aktığı iğrenç bir ortamdır. Hayattayken Süleyman Demirel'in Adnan Menderes ile aynı akıbeti yaşaması için azami gayret göstermiş Babıali kaşalotları şimdi Demirelci oldular da Demirel'i Recep Tayyip Erdoğan'a örnek gösteriyorlar.
Aynısını Özal üzerinden de çok yaptılar oysa Özal'ın darbeyle devrilmesi için de ellerinden geleni ardına koymamıştı aynı Babıali kaşalotları...
Her zaman Demirel'e gönülden bağlı olmuş Yavuz Donat çok daha fazlasını hatırlıyordur ama benim sadece medya tarihini okuyarak gördüğüm Demirel'e yapılan şerefsizlik örnekleri bile Babıali'nin ne rezil bir ortam olduğunu kanıtlar vaziyette...
Rahmetli Süleyman Demirel iki defa askeri darbeyle devrilirken bu alçak darbelerin zeminini hazırlayan Türk basınıdır.
Meşhur Babıali imparatoru
Erol Simavi gururla orduyu darbelere basının hazırladığını ve bu yüzden medyanın büyük harfle BİRİNCİ KUVVET olduğunu hep söyleyen
biriydi.
Simavi bu rezil durumla hep övünürdü...
***
Bu bağlamda rahmetli
Süleyman Demirel de kendi ve ailesi aleyhindeki yayınlara karşı Babıali kaşalotlarının yazdığı gibi hoşgörülü bir adam falan değildi. Özellikle
1969-71 arası basın imparatoru Haldun Simavi
ile çok sert kavga etti Süleyman Demirel. Elinde
ne güç varsa Simavi Medyası'nı bitirebilmek için
kullandı. Hatta Haldun Simavi'nin adamlarını
tutuklattı...
Fakat bu kavgayı arkasında gerçek devlet iktidarı olan Erol ve Haldun Simavi kazandı; sonunda 12 Mart 1971 geldi ve Demirel askeri darbeyle indirildi.
O dönem Türkiyesi'nde Erol ve Haldun Simavi kardeşler yüzde 53 ile Başbakan olmuş Demirel ve Adalet Partisi'nden çok çok daha güçlüydü. Sakın Türkiye'de basın özgürlüğü konuşulurken Türk medya tarihinin bu karanlık gerçeklerini unutmayın sevgili okurlarım...
***
Erol Simavi'nin deyimiyle BİRİNCİ KUVVET olan ve orduyu darbelere hazırlayan medya kaçıncı kuvvet olduğu belli bile olmayan Demirel gibi başbakanları hep ezdi ve yendi.
Yenilmiş siyasetçilerin medya karşısındaki ezikliğini basın özgürlüğüne saygı diye takdim eden Babıali kaşalotlarına sakın inanmayın.
Bu gazeteci türü metaforik anlamda değil gerçek anlamda ispermeçet balinaları yani kaşalotlar gibidir...
Zinde güçler tüm siyasi hayatı boyunca Demirel'e karşı hep galip geldi. Demirel zaten hiçbir zaman güçlü bir Başbakan olamadı.
Her zaman askeri vesayetin gölgesi Demirel'i ezdi ve sonunda kendine benzetti. Askeri vesayetle kol kola olan Babıali medyası her zaman Demirel'den daha güçlüydü.
Demokratik yolla seçilmiş Demirel hükümetlerinin bakanları sırtını zinde güçlere dayamış Türk basın mensuplarından çok daha güçsüz ve aciz durumdaydı. Dün de dediğim gibi Demirel hikâyesi hem üzücü hem de anlayan için çok öğretici bir hikâyedir...