Dün medya ve siyaset çevrelerinde en çok konuşulan söyleşiyi bizim gazeteden İsa Tatlıcan gerçekleştirdi. Adil Gür ile İsa'nın yaptığı objektif dürüst ve realist sohbeti herkes okudu. 1 Kasım seçim sürecinde de hem ülkenin hem AK Parti'nin ihtiyacı daha fazla goygoy değil daha fazla nesnel duruş daha fazla rasyonel bakış ve daha fazla analitik zekâdır. AK Parti kadrolarının ihtiyacı isabetli tespitler ve teşhislerdir. Kendini kandıran propagandalar saçmalıktır. Adil Gür'ün İsa Tatlıcan ile söyleşisini tüm AK Parti kurmayları tekrar ve tekrar okumalı...

Adil Gür hiçbir politik angajmanı olmayan ve sadece bilimsel verilerle hareket eden objektif bir adam. Geçmişteki performansıyla da hep bunu kanıtladı. Futboldan örnek vermek gerekirse Adil Gür gördüğünü çalan yansız bir hakem gibi. O sebeple sözleri önemli. İsa'nın şu sorusunu ve Gür'ün cevabını tüm AK Parti mensupları dikkatle okumalı...
- 3 partinin koalisyon kurma gücü olmasına rağmen bunun da sorumluluğunu Cumhurbaşkanı'na yüklüyorlar. Muhalefetin her olumsuzluğu Cumhurbaşkanı'na yükleme kolaycılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu sadece muhalefette yok. Bazı AK Partililerde de var. Olumlu işleri başkalarına, olumsuz her gelişmeyi Cumhurbaşkanı'na yüklemek gibi yeni bir alışkanlık var. Hatta AK Parti içinde bir kesim "Cumhurbaşkanı meydanlara çıktı AK Parti oy kaybetti" dedi. Bu doğru değildi. CHP, MHP ve HDP seçmeninden bu cevabı alabilirsiniz. Ama "Ben AK Parti'ye oy verecektim, Cumhurbaşkanı miting yaptığı için oy vermedim" diyen bir seçmenle karşılaşmadım. Maalesef bazı AK Partililer ellerinde hiçbir veri yokken bu iddiayı dillendirdiler.

1 Kasım stratejisini kurgulayacak AK Parti kurmaylarının ve hatta tüm AK Parti teşkilat üyelerinin dikkatle okuması gereken diğer isabetli tespit ise şu...
- 3 dönem kuralının kaldırılması AK Parti'yi nasıl etkiler?
- 3 dönem kuralı kaldırıldı diye 76 vekilin tamamının meclise gireceğini beklemek yanlış olur. Hepsi dönmemelidir de zaten. Bunun 20'yi aşacağını zannetmiyorum. 7 Haziran seçimleri ile AK Parti'de yeni ekran yüzleri ortaya çıktı. Kamuoyu yeni ekran yüzlerine alışamadı. AK Parti'nin bilinen ekran yüzlerinin yeniden dönmesini AK Parti için olumlu görüyorum.

AK Parti çevrelerinde çok konuşulan Kürtler tamamen HDP'ye oy verdi. Bize sırt çevirdiler söylemleri de asla doğru değil. Nitekim yaptığı bilimsel araştırmalardan hareketle Adil Gür de bunu ifade ediyor ve şöyle diyor...
Kürtler topyekûn AK Parti'yi tamamen terk etmiş değil. Kürtler hâlâ %35 AK Parti'ye oy veriyor. AK Parti Doğu ve Güneydoğu'ya çok büyük hizmet götürdü. Ama bunu iyi anlatamadı. Sadece Kürtler AK Parti'ye kırgın değil. Batı'daki AK Partililer de Kürtlere kırgın. Ama dediğim gibi AK Parti Müslüman Kürtleri tamamen kaybetmiş değil. Hâlâ yarısına yakın kesimi AK Parti'ye oy veriyor. Yarın kendisine oy veren Kürt seçmeni yeniden kazanabilir.

AK Parti'nin 7 Haziran öncesi takıntılı bir biçimde HDP ve Demirtaş'a yüklenmesinin son derece yanlış olduğunu bu sütunda defalarca yazdım. Şampiyon olan bir partinin dördüncü partiyi ve onun refakatçi liderini muhatap alması tam bir akılsızlıktı. Şampiyonlar sadece ikinciyi muhatap alırlar. Aksi bir durumda kendileri kaybederler. Adil Gür'ün şu tespitleri de bunu teyit ediyor...
AK Parti 7 Haziran'da kötü bir seçim kampanyası yürüttü. HDP'nin baraj problemi olduğu sürekli vurgulandı. Seçmen zorla HDP'ye yönlendirildi. Oysa sadece CHP hedefte olmalıydı. Çözüm sürecini de iyi yönetemedi. Cesur adımlar atmıyor diye HDP'ye oy kaybetti. Çözüm sürecini yürütüyor diye MHP'ye oy kaybetti. Kamuoyuna bu konuda kendisini doğru anlatamadı.
Eğer AK Parti tek başına iktidar istiyorsa 1 Kasım'a giderken tüm bu gerçekleri dikkate almak zorundadır...