Bir terör devleti olarak varlığını sürdüren Çin, Uygur Türklerinin barışçı gösterilerini dahi Radikal İslam sınıfına sokarak kriminalize etmeye çalışıyor. Çok uzun zamandır Doğu Türkistan'ın durumu çok kötü.
***
Doğu Türkistan halkı 20. asır boyunca çok acılar çekti. Uygur Türklerinin efsanevi lideri İsa Alptekin'in söylediği gibi
bu halk sürekli pandalar gibi yok olma tehdidiyle yaşadı. Sadece yabancı seyyahlara mihmandarlık ettiği için ömür boyu hapse mahkûm edilen insanların ülkesiydi burası.
***
Kaşgar'ın sokaklarına Gök-Bayrak'ı yani ay yıldızlı mavi Doğu Türkistan bayrağını asmak ise kurşuna dizilme sebebiydi. Uygur Türklerinin İsa Bey diye andığı Alptekin'in ismini dahi anmak yasaktı. Türkistan'ın bu yiğit lideri her zaman pasif direnişin dilinden konuştu, kendi halkının haklarını ve özgürlüklerini hep uluslararası hukuk ve diplomasi yoluyla almak istedi.
***
1988'de Çin'in azınlık Türk gençleri sokaklarda onun ismini haykırarak protesto yürüyüşleri yaptığında gözleri görmez halde İstanbul'da mütevazı bir evde yaşıyordu İsa Bey. Sözde milliyetçilik nutukları atan dönemin Türkiye devletinin zulüm görmekte olan Doğu Türkistan halkı için hiçbir şey yapamayacağını biliyordu, bu durumu sitem belirtmeden sadece hüzünle ifade eden adamdı İsa Bey.
***
Sabah akşam "Türklük" edebiyatı yapan bu devlet İsa Bey'in ölümünün hemen ertesinde Doğu Türkistan bayrağını yasakladı. Çin terör devleti "
Evi camdan olan, başkasına taş atmasın" demişti çünkü. Kendi evini kendi ahmaklığıyla baştan aşağı cam haline getiren Türk devlet zihniyeti, elbette Çin'in Türk soydaşlarımıza ettiği zulümlere karşı da sessiz kalıyordu. Sessiz kalmak zorundaydı çünkü.
***
Çünkü Türk devleti tüm böbürlenmelerine rağmen güçsüz ve aciz bir devletti. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi halkıyla sürekli çatışma halinde olduğu için güçsüz ve acizdi. Kendi Kürt yurttaşlarını sistematik inkâr ve asimilasyon politikalarına tâbi tutan bir devlet nasıl olur da Türk soydaşlarımızın Çin'de yaşadığı zulümlere ses çıkarabilirdi? Kürdistan kelimesinin kullanımını yasaklamış bir devlet Türkistan kelimesini de kullanamıyordu.
Türk olmayan tüm yerleşim yerlerinin isimlerini yok edip, saçma sapan yer adları türeten bir devlet nasıl olur da yüzyılların Emin Camii'nin ismini "Sugong kulesi" olarak değiştiren bir Çin terör devletine karşı durabilirdi? İşte o sebeple İsa Bey umutsuzdu.
***
Şimdi ise Kürt realitesini tanımış ve Kürdistan kelimesinin kullanımı su içmek kadar normal bir ülkedeyiz. Daha dün Diyarbakır'da Mezopotamya Vakfı'nın Kürdistan Üniversitesi'ni açma girişiminde bulunduğu gazetelere yansıdı.
Türkiye'nin evi artık camdan değil. Erdoğan ve Davutoğlu'nun liderliğinde özgüvenli bir Türkiye var. Daha farklı politikalar geliştirebiliriz. AK Parti'ye MHP de bu konuda tam destek verecektir eminim.
***
Dün de yazdığım gibi Çin ve Doğu Türkistan politikası noktasında ABD ve Türkiye stratejik anlamda müttefik iki ülkedir. Başka açılardan ABD'ye haklı olarak kızgın olabiliriz ama
Doğu Türkistan konusunda olduğu gibi ABD ile ortak olduğumuz mevzu da çok sayıdadır. Bu dönemde stratejik müttefik ilişkilerimiz daha da derinleşmelidir. Geçmişte olanların üstüne sünger çekilmelidir. ABD ile ortak noktalarımızı genişletmeliyiz. Doğu Türkistan ve daha genelde Çin konusunda birbirine en çok ihtiyaç duyan iki devlet Türkiye ve ABD'dir.