Bugüne kadar kadın cinayetleri meselesinde Türkiye'nin gördüğü en korkunç olay Özgecan Aslan'ın yaşadıklarıdır. Klavyede Özgecan ismini yazarken bile insan insanlığından utanıyor. Nitekim 78 milyonluk Türkiye toplumunun tamamı birden vicdanen ayaklandı bu vahşet üzerine. Uzun süredir tüm toplum bu kadar bir ve bütün olmamıştı. Kadın meselesinde çok çok problemli bir noktadayız. Kadın cinayetleri ve kadına şiddet meselesini de kadınlar halledecek bu ülkede, bu belli. Açık konuşmak gerekirse erkeklerin ciddi bir kısmı bu konularda kaypak ve alçak.
***
Bu hak ve adalet mücadelesini tamamen destekleyen bir adam olarak tüm kadınlara tek tavsiyem var. Lütfen erkeklerin anladığı dilden bir kadın mücadelesi verin. Bu mücadelede niyet kadar
strateji de çok önemli. Erkeklerin anladığı dil tavizsiz sertlik dilidir.
Çok sert hukuk tedbirleri olmadan, kadına en ufak şiddet ağırlaştırılmış müebbetle yargılanmadan bu işler bitmez. Aynı şey medyadaki kadın istismarcıları ve şiddeti teşvik edenler için de geçerli. Onlara da ağır cezalar gelmeli.
Ben bu kadın cinayetleri üzerine çok düşünmüş ve araştırmış biriyim. Ülkemizdeki kadın cinayetleri olaylarına baktığımız zaman, hep cinayetler göz göre "
Ben geliyorum" dercesine, gerçekleşmiştir. Bu cinayetlerin yüzde 100 önüne geçmek mümkündür. Mevcut 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, bir kere zaten şiddet mağduru kadınları korumaktan çok uzak.
***
İlgili kanunda şiddet yönünden risk altında olan kadının mahkemeye başvurması ile eşe kadına yaklaşmama, evine gelmeme, işyerine gelmeme, telefonla rahatsız etmeme gibi kararlar veriliyor. Fakat bu kararlara kadını koruma kararından çok, kadına yaklaşmama kararı denebilir.
Mahkemeden mevcut kanuna göre karar çıksa bile ilgili koca kadına direkt saldırıya geçip bıçaklayarak ya da ateşli silahla öldürebiliyor. Koca eve, sokağa, işyerine geldiğinde
kadını koruyacak hiçbir emniyet görevlisi bulunmamaktadır!
***
Polis, kadın ancak öldürüldükten ya da ağır yaralandıktan sonra olay yerine gelebilmektedir. Türkiye'de şiddet yönünden risk altındaki kadınlara yönelik yerinde koruma yapılmamaktadır!
Ne yapmak lazım? TBMM'nin acilen çıkaracağı ilgili kanundan sonra,
birkaç dakika içinde 81 il valiliği, 81 il cumhuriyet savcılığı, kaymakamlıklar, emniyet, MİT, jandarma, SHÇEK harekete geçsin!
***
Şu anda binlerce kadının savcılık ve karakollarda "
Eşim-ya da eski eşim veya teklifini reddettiğim erkek ölüm tehdidinde bulunuyor" diye müracaatları var. Kanun ile ivedilikle harekete geçilmesi, valilik, kaymakamlık, kolluk güçleri, SHÇEK'in 24 saat çalışması, kolluk güçlerinin seferber edilmesi... Mesela A şehrinde 300 kişi ölüm tehdidi aldığını beyan etmiş. İlgili emniyet birimleri, kadınların yaşadığı mahallenin karakolları... Yanlarına sosyal hizmetler görevlilerini de alarak hızla buralara gitmeli.
Son duruma göre, kadınların etkin korunması, tehdit ve şiddette bulunanlarla ilgili yasal işlemlerin hızlanması ama 24 saat yakın koruma yapılamayacaksa, tehdit eden de eğer tutuklanmamışsa, (Bu arada polisin gözü tehdit edende de olmalı. Polisin takip ettiğini, ensesinde olduğunu, potansiyel katil ya da şiddet gösterme eğilimi olan erkek iyice bilmeli! Erkeğe devletin hassasiyeti iyice hissettirilmeli!) kadınlar bulunduğu evden başka güvenilir gizli yerlere yerleştirilmeli.
***
Kadının ve çocuklarının başka şehirdeki ilgili merkeze gizlice yerleştirilmesi çok önemli. (Risk altındaki kadına "
haydi otobüse bin git" demekle olmaz!) Sadece bu tedbirlerle bile birçok cinayetin önüne geçilmiş olacaktır. 81 il valiliği ve 81 il cumhuriyet başsavcılığı harekete geçip, şiddet yönünden risk altındaki kadınlar, sözde değil, gerçekte koruma altına alınmalıdır.