Osmanlıcanın liselerde zorunlu ya da seçmeli ders olma meselesinin bugün bu kadar olgunlukla konuşulması bile bizi sevindiriyor. 10 sene önce olsa medyada ve devlette büyük tartışmalar çıkardı; hatta bu meşru talep AK Parti kapatma davasına konu olurdu. Osmanlıca denilen şey Arap harfleriyle Türkçedir. Yani Türk çocuklarına Türk okullarında dedelerinin konuşup yazdığı Türk dilini öğretmeyi düşünmek bile suç kapsamındaydı eski rejim döneminde. Tam bir kepaze ülkeydik biz. Düşünüyorum da ne rezil günlerdi. Hâlâ da tam atlatmış değiliz o travmatik zihniyeti.
***
Bu ülkenin kendi halkıyla kavgalı bir kurucu devlet ideolojisi vardı. Üstelik halkının ufak bir kısmıyla değil, neredeyse tümüyle kavgalı bir ideolojiydi bu. Dışarıdan bir gözle bakıldığında bir çılgınlık ideolojisi, bu zamana kadar ayakta kalması bile tamamen mucizeydi. Biraz da bu ülkenin halkı olan bizlerin bilinçsizliğinden ya da vicdansızlığından ötürü ayakta kaldı bu düzen.
***
Öyle bir rejimdi ki bu, toplumun çoğunluğu olan dindarlara düşman... Cepheye asker çağıracağı zaman dinî duyguları istismar etmesini biliyor, yeri geldi mi, gayrimüslimlere ve Alevilere karşı "
Sünni İslam" kartını kullanmasını biliyor. "
Komünizm tehlikesi" diye paranoya yaratıp küçümsedikleri dindar ailelerin çocuklarını çatışmaya sürmesini de biliyor... Ama o dindar ailelerin kızlarını okula almıyor, o kadınların "
subay eşi" olmasına bile tahammül edemiyor. Garnizonda başını açıp dışarıda kapatanlara bile tahammül edemiyor.
***
Paralel örgüt rezil yargılamalar yaptığı için haksız yere mağdur duruma düşen bir general Harbiye öğrencilerine yaptığı bir konuşmada "
Başörtülü kadınlar kene gibidir, yapışırsa ayıklayamazsınız. O yüzden keneleri yapışmadan tespit edip, ayıklayacaksınız. Şüphelileri takip edin, garnizonda takmayıp dışarıda, çarşı pazarda bile taksa hemen üstlerinize bildirin" diyebiliyordu. Bir başka general "
Semtin ismi Hırka-i Şerif, adında bile irtica var. Bunları tepelemek lazım" diyebiliyordu.
***
Kendi milletinin çoğunluğunun inanç değerlerine bu derece düşman olup "
milliyetçi" olduğunu iddia eden generallerin ülkesiydi burası. Kendi milletine bu kadar yabancılaşmış bir zihniyet aslında "
milliyetçi" de olamaz. Yeni Genelkurmay'da da hâlâ böyle tipler varsa da icabına bakılmalıdır. Hâlâ bu zihniyetin izleri var çünkü.
***
Milliyetçilik demişken bir şeyi daha söylemek lazım... Biz eski TSK zihniyetinin, Kemalizm'in "
Türk milliyetçisi" olduğunu direkt kabul ederek eleştirilerimize başlıyoruz. Bu Kemalist Türk milliyetçiliğinin Kürtleri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri ezdiğini söyleyerek söze giriyoruz. Bu "
Gayrı- Türk" yurttaşlarımızın ezildiği kesin ama ezenler Türk milliyetçisi mi?.. Kemalistlerin "
Türklük" adına konuşma hakları var mı? Bir Türk olarak, Türk diline, kültürüne, sanatına, edebiyatına tutkuyla bağlı biri olarak Kemalizm'den ben de şikâyetçiyim. Özgürlükçü- demokrat biri olarak değil Türk kimliğimle şikâyetçiyim. Yarın da bu konuyu detaylandıracağım.