Dün sabah eşim Nagehan beni güzel bir haberle uyandırdı... Çok sevdiğim ve Türkiye'nin en büyük beyinlerinden biri olarak gördüğüm Etyen Mahçupyan Başbakanlık Başdanışmanı olmuştu. Hem şaşırdım ve heyecanlandım hem de Mahçupyan'la ilgili bu tür bir gelişme olacağını da uzun süredir bekliyordum.
Başbakan Davutoğlu çok isabetli ve belki de tarihi bir karar verdi.
Bundan 5 yıl sonrasının Türkiye'sinde ne demek istediğimi herkes daha iyi anlayacaktır...
Uyanır uyanmaz bu konuyla ilgili çıkan haberlere biraz baktım ve sonrasında hemen Mahçupyan'ı aradım uzun uzun konuştuk.
Mahçupyan 1 Kasım itibariyle göreve başlıyor.
Davutoğlu ile Mahçupyan'ın nasıl bir tarzda mesai arkadaşlığı yapacağı henüz net değil ama görünen o ki Mahçupyan İstanbul merkezli bir Başdanışman olarak çalışacak.
Aralarında spesifik bazı konuları belirlememişler fakat medyada çıkan -Mahçupyan'ın Başbakanlık'taki 'ilgi alanları' arasında çözüm süreci, Ermeni meselesi ve 'hükümete mesafeli kesimlere yönelik çalışma yürütmek' olarak sıralanıyorcümlesinin de Başbakanlık kaynakları tarafından muhabirlere iletildiğinin de altını çizmek lazım...
***
2015 yaklaşırken Mahçupyan'ın daha çok odaklanacağı konuları tahmin etmek zor değil.1915 ve Ermeni meselesi ile çözüm süreci masada ilk duran dosyalardır.
Öte yandan Davutoğlu'nun yeni açıkladığı Alevi açılımı noktasında da Mahçupyan'ın çok aktif olacağını tahmin ediyorum. Yeni Türkiye'nin önündeki en temel sorun Alevi sorunudur.
Alevi meselesinin çözümü noktasında Mahçupyan'ın eserlerinde inşa ettiği demokrat zihniyet paradigmasına hükümetin de çok ihtiyacı var.
Mahçupyan ile Davutoğlu'nun arasındaki entelektüel hukuk epey eskilere dayanıyor.
Ben de Ahmet Hoca'yı ilk kez Mahçupyan'ın TV programında 2001 yılında dinleme fırsatı bulmuştum. Mütefekkir Davutoğlu'nu o programda tanımıştım. O programı hiç unutmuyorum.
Programın ismi Düşünce Ekseni idi. 11 Eylül 2001'in hemen sonrasında 19 Eylül'de yayımlanmıştı. İzlerken sık sık defterime not almıştım.
Sonrasında iki hafta daha bu beyin fırtınası devam etti. İlk bölümde ABD ve Batı ikinci bölümde İslam Dünyası ve üçüncü bölümde de Türkiye ele alınmıştı. Davutoğlu'nun Nisan 2001'de çıkan
Stratejik Derinlik kitabı ekseninde 11 Eylül sonrası oluşan global buhran atmosferi sıcağı sıcağına yorumlanıyordu.
O üç konuşma Ahmet Hoca'nın 11 Eylül sonrası röportajlarından oluşan Mayıs 2002'de yayımlanan
Küresel Bunalım kitabında da yer aldı.
Herkese o kitabın 57 ile 165'inci sayfası arasında yer alan o beyin fırtınası sohbetlerini okumasını tavsiye ederim. Hem Davutoğlu'nun devlet adamı vizyonunun temellerini hem de Mahçupyan ve Davutoğlu arasındaki entelektüel frekansı o üç söyleşi çok güzel özetliyor... İki apayrı kökenlerden gelen ve iki apayrı çevrede ve zihniyet ortamında yetişmiş iki entelektüelin ortak erdem arayışını resmediyor o üç söyleşi...
***
Etyen Mahçupyan'ın Başbakanlık Başdanışmanı olması bizim yazarlar camiasında da muhtemelen çok iğnelemelere yol açacaktır. Bugünden itibaren bu taşlamaları okuyabiliriz. Öte yandan Mahçupyan'a yakın çizgideki aydınlarla dünkü konuşmalarımda da burun kıvıran tepkiler duydum.
Ben tam aksine düşünüyor ve Mahçupyan'ın bu kamusal göreve gelmesini çok çok doğru buluyorum. Türkiye iyiye de gitse kötüye de gitse AK Parti hükümetleri ile gidecek.
Önümüzdeki 10 yıl AK Parti'siz bir hükümet ihtimali yoktur. Bu ülkenin özgür ve demokratik bir ülke olmasını isteyenler bu sürece dahil olarak anlamlı işler yapabilir. Dışarıda kalıp hükümete küfretmek ergen tavrıdır.
AK Parti'nin de özgürlükçü entelektüel katılımlara çok ihtiyacı vardır. Yeni Türkiye'nin inşa edileceği bu dönemde Etyen Mahçupyan'ın Türkiye'ye büyük faydaları olacaktır. Çok mutluyum...