1 Mayıs tartışması, 12 Eylül öncesinde cereyan eden olayları hatırlamamıza ve hafıza tazelememize yardım etti. Bugüne kadar solun büyük bir bölümü, kendi yanlışını hiç tartışmamış, hep suçu başkalarına yüklemiştir. 1970'li yıllarda, Maocu ya da Sovyet taraftarı örgütlerin yayın organlarında çıkan ve birbirlerine karşı hasmane görüşleri sergileyen örnekleri sizlerle paylaşıyorum.
Halkın Kurtuluşu (Sayı 105): "Bundan 1 yıl önce, proleter Sadık Canaslan yoldaş katledildi. Bu seferki katiller, MHP'li, Ülkü Ocaklı faşistler değildi. Sadık yoldaşı, İlerici Gençlik Derneği (İGD) üyesi gençler katletti."
Kurtuluş (Sayı 11): "Türkiye sosyalist hareketi, bugünkü durumda silâhın sivri ucunu içe çevirmiştir. Silâhın içe dönüklüğü öyle bir safhaya varmıştır ki, bu mücadelede kullanılan araçlar, sosyalistler arası kullanılmaması gereken araçlar olmaya başlamıştır."
Halkın Sesi (Sayı 150): "Konya'da ve Sivas'ta devrimcilere saldırıldı, bunların sorumlusu Devrimci Yol grubudur."
Devrimci Yol (Sayı 17): "Marksizm'in reddettiği bireysel terörizmle, devrimci silâhlı mücadele kavramlarını karıştırmayalım. Marksizm, merkezi ve belirli bir siyasi programa tâbi olmayan, birbirinden kopuk kişi ve grupların şiddetini reddeder. Marksizm açısından bireysel olup olmadığının ayırım noktası, onun ülke çapındaki emekçi yığınlarının kurtuluş mücadelesiyle ilişkisidir. Şiddet, Marksist, Leninist bir partinin politik mücadelesine bağlıysa, bireysel terörizm sayılmaz."
Kurtuluş İçin İleri (Sayı 9): "Devrimci Yolcu 3 liseli, Kurtuluş sempatizanı liseli bir gence işkence yaptı. Vücudunda sigara söndürüldü, yüzü gözü şişirildi ve en kötüsü makatına şişe sokuldu." İlerici Yurt Sever Gençlik (Sayı 52): "Maocular, İGD İzmir Şubesi Başkanı Tarık Demirkan'ı elleri titremeden kurşunladılar; ardından canice bıçakladılar."
Halkın Birliği (Sayı 31): "Ergani Lisesi'nde, 7 Mart günü, Kürt milliyetçileri Rizgari taraftarlarıyla, sosyal faşistler arasında kavga oldu. Sosyal faşistlerin düzenledikleri geceye, Rizgari taraftarlarının gönderdiği mesaj, onların Rus uşaklıklarına ters düştüğü için kabul edilmemişti. Sosyal faşistler, haksız oldukları ortaya çıkınca, kaba kuvvete başvurdu ama, gereken cevabı aldılar."
Maocular, Sovyet yoldaşı DİSK ya da İGD gibi derneklere, "sosyal faşist" veya "Rus uşağı" diyorlardı. Sovyetler Birliği ve Türkiye Komünist Partisi yanlısı DİSK ve benzeri örgütler ise, Taksim'deki 1 Mayıs kutlamalarını Maoculara kapatacak kadar onlardan nefret ediyordu. Arnavutçu, Çinci, Sovyetçi gruplar, yukarıdaki dergilerden de anlaşılacağı üzere, sadece Taksim'de değil, farklı mekânlarda ve illerde de kıyasıya mücadele ettiler; birbirlerini kurşunlayıp öldürdüler.
Türkiye'de sola karşı bu uzak duruş, yalnız CHP'nin tek parti yönetiminden kaynaklanmıyor. Zira, 1945'e kadar geçen dönem hepimizin müşterek mazisi. Ama daha sonra, hem CHP, hem de kendilerine "sosyalist" diyenler, iyi imtihan veremedi. CHP, darbelere yakın durdu. Sosyalist gençler ise, terör ve anarşiye bulaştı; birbirlerine düştüler, ülkede huzursuzluk yarattılar. Bazen de, askerle işbirliği yaptılar. Şöyle bir geçmişle hesaplaşsalar, eteklerindeki taşları dökseler, belki milletle yeniden bağ kurabilecekler.