Peygamberimizin dönemi. Medine'de sahabe toplanmış, derin bir huzur ve mutluluk içinde Allah Resulü' nü dinliyorlardı. Fahr-i Káinat Efendimiz ise, Ál-i İmran Suresi'nden şu ayet-i kerimeyi okuyordu:
"Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken malınızın kötüsünü değil de iyisini vermedikçe, olgun bir imana kavuşamazsınız. İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız." (Ál-i İmran, 92)
Ayet-i kerimeyi büyük bir dikkat ve hassasiyetle dinleyenlerin içinde Ebu Talha da bulunuyordu. Ebu Talha'nın Medine'de Peygamberimizin mescidine yakın bir yerde, içinde altı yüz hurma ağacı bulunan pek kıymetli bir bahçesi vardı. Sık sık davet ettiği Resulullah'a burada ikramda bulunurdu.
Bu zat derin bir coşku içinde ayet-i kerimeyi dinledikten sonra ayağa kalkarak şöyle dedi:
"Ya Resulullah, benim servetim içinde en kıymetli ve buna en sevgili olan, şehrin içindeki sizin de bildiğiniz bahçemdir. Bu andan itibaren Allah rızası için onu, Allah'ın Resulü'ne bırakıyorum. İstediğiniz gibi tasarruf eder, dilediğiniz fakire verebilirsiniz."
Bu sözleri söyledikten sonra Ebu Talha, sevinçli ve neşeli bir şekilde kararını uygulamak için mescitten çıkarak bahçeye gitti.
Ebu Talha'nın hanımı Rumeysa, bahçedeki bir hurma ağacının gölgeliğinde oturmuştu. Talha, bahçe duvarına kadar geldi ama içeriye girmedi. Onun geldiğini gören hanımı Rumeysa, "Ebu Talha, duvarın dışında ne bekliyorsun? İçeri girsene" dedi. Ebû Talha:
"Ben içeri giremem Rumeysa, sen de eşyanı toplayıp dışarı çıkar mısın?" Rumeysa bira şaşırdı:
"Neden, bu bahçe bizim değil mi?"
Ebu Talha, "Hayır, artık bu bahçe bizim değil, şu andan itibaren Medine fakirlerine bağışladım" dedi. Sonra da, Hz. Peygamber'den dinlediği ayet-i kerimeyi ve verdiği kararı hanımına anlattı.
Rumeysa, bu sözler karşısında, hiç tereddüt etmeden şunu sordu:
"İkimiz adına mı, yoksa kendi adına mı bağışladın?"
"İkimiz namına bağışladım" cevabını alınca da:
"Allah senden razı olsun Ebu Talha.
Etrafımızdaki fakirleri gördükçe, ben de aynı şeyi düşünürdüm de sana söylemeye bir türlü cesaret edemezdim; Allah bu hayrımızı kabul buyursun, bekle öyleyse bahçeden çıkıp ben de yanına geliyorum!"
Ebu Talha ve Rumeysa eşyalarını toplayıp çıktılar. Bunlar Allah için ticaret yapanlardı. Bugün bu bahçe Medine mescidinin içindedir.
***
Son nefeste yüzünüz kıblede olsun
Hz. Ali ölmek üzere olan birini görür. Adamın yüzünün kıblenin zıddına olduğunu görünce hafifçe kıbleye çevirmek ister. Yüzü kıbledeyken hali daha hoş olur diye düşünür. Ama adam yüzünü kıbleden ters tarafa çevirir. Hz. Ali adamın bu hareketinin bilinçsiz bir hareket olduğunu zannederek bir daha yüzünü kıbleye doğru çevirmek ister. Ama adam yine hiddetle yüzünü kıbleden ters tarafa çevirir. Hz. Ali şaşırır. Denir ki; o an büyük imamın içine şu ilham doğar şöyle bir ses gelir: "Boşuna uğraşma! Hayatı boyunca bizden yüz çevireni, biz de son anda kendimizden çeviririz" Hz. Ali elini çeker. Adamı kendi haline bırakır.
Hayat çok uzun değil. Ömür uzun bile olsa sonludur nihayet. Ama her saniyesi güzelliklerle doldurulabilirse, olumlu, güzel, temiz, nezih hareketlerle süslenebilirse, sonsuz bir diğer âlemin hazırlayıcısı olabilir.
Kuran-ı Kerim dünyaya taparcasına tutuklanmış ve bütün hesabını buna göre dizayn etmiş olanlara naif bir şekilde uyarıda bulunuyor; ezcümle şöyle diyor: "Siz dünya hayatınızda bütün güzelliklerinizi hoyratça kullanıp tükettiniz. Ahirete bir şey bırakmadınız ki..." Peki, o zaman böyle olanlara soralım: Değer mi?
***
BİR SÜNNET
Cuma günleri gusül abdesti almak (şartlar müsait değilse hiç olmazsa saçı yıkamak), güzel koku sürünmek, sadaka vermek, beyaz giyinmek, tırnak kesmek (orta, serçe, baş, yüzük, işaret parmağı sırası takip edilerek kesildiğinde görme bozukluklarının azalacağını Peygamber Efendimiz( s.a.v.) bizzat söylemiştir).
***
BİR AYET
Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme. Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı. (Tekasür 1-2)
***
BİR HADİS
Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141)
***
BİR ESMA
El-Razzak: Yarattığı her varlığın rızkını veren, ihtiyacını karşılayan.
***
BİR DUA
Hz. Fatıma'nın okuduğu dua
Ey yedi kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi olan yüce Allah... Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren; taneyi ve çekirdeği çıkaran yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım. Ya Rabbi! Sen öyle evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle ahirsin ki, zatından sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Bana borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip et.
***
SORU - CEVAP
Abdest dualarını bilmiyorum. Abdestim kabul olur mu?
Abdestte okunan dualar sünnettir. Okunmaması halinde abdeste zarar vermez. İçinizden dilediğiniz duaları yapabilirsiniz.
Büyük mezar yaptırmak günah mıdır?
Mezar üzerine görkemli yapıtlar yapmak hoş karşılanmaz. Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'de ilk vefat eden sahabe Osman Bin Muaz'ın (r.a.) mezarının baş tarafına işaret olsun diye bir taş koymuştur sadece.
Eşimden habersiz sadaka verebilir miyim?
Hz. Peygamber'e gelen Hayr ismindeki bir kadın, sadaka için mücevher getirir. Peygamberimiz, eşinin haberi var mı anlamında kocası Kab'a sorar. O da haberim var deyince kabul eder. Ve fakirlere dağıtır (İbn Mac'e, Hibad 7). İslam âlimleri, ufak tefek bağışlar hariç ciddi bir bağış-hayır konusunda eşin haberinin olması gerektiğini belirtmişlerdir. En güzeli bu konuyu eşinizle paylaşmanızdır.