Son nefesini veremeyen bir adamın halini büyük bir âlime sordular. Dediler ki şu adam bir türlü can veremiyor. Şahadet kelimesini söyleyemiyor, garip bir hali var. Sanki sürekli bir işle meşgul, kalbi başka yerde.
O âlim sordu: "Bu adam sağlığında neyle meşguldü işi neydi?" Dediler ki: "Duvarcı ustasıydı. İşine delice bağlıydı." Tecrübeli olan büyük âlim şöyle dedi: "Gidin ve ona deyin ki 'Usta son tuğlayı koyduk. Duvar bitti'."
Öyle yaptılar. Kulağına öylece fısıldadılar. O zaman gördüler ki adam büyük bir coşkuyla oh dedi ve ruhunu teslim etti. Tekrar döndüklerinde âlim zat şöyle izah etti: "Hayatını hep son tuğlaya endekslemişti, duvarı bitirmeye."
Rabi bin Heysem anlatıyor: "Kişi ölmeden önce neye düşkünse onunla meşgul olur ve ruhunu öylece teslim eder. Ben bir ara son nefesini veren bir insanın yanında bulunuyordum. Adamın hali güzel değildi. Ben sürekli ona 'La ilahe illallah-Allah'tan başka ilah yoktur' sözünü telkin ederken o para sayar gibi parmaklarıyla oynuyor ve birtakım hesaplar yapıyordu."
Hayatı boyunca kalbini paraya bağlamış adam son nefeste kalbinden parayı atamıyor. Varlık âleminde kendini neyle meşgul ederse, sonsuz âleme doğru yol alırken de kalbi onunla meşgul olur.
İyilikleri ertelememek lazım. Yarın çok geç olabilir. Çünkü kimse beş dakika sonrasının kendine ne hazırladığını bilemez. Hayat ne kadar gerçekse ölüm de o kadar gerçektir. Peygamberimizin, "Kabirleri ziyaret edin. O size ölümü hatırlatır" emri belleğimize bu gerçeği yerleştirme amacını taşır.
Bizler nefsimizin arzularını yerine getirmekte çok aceleciyizdir. Çoğu kez helal veya harama bakmadan nefsimizin isteklerine boyun eğeriz. İçimizdeki temiz duygular bizi doğruya yönlendirmek istediğinde bu temiz duyguları basit bir rüşvetle sustururuz. Daha vakit var deriz. Doğru olan, vaktini beklemeden vakti kollamak olmalıdır.
Hz. Ukbe anlatıyor: Bir seferinde Peygamberimizin arkasında ikindi namazını kıldım. Peygamberimiz selam verip namazı bitirdi ve sonra hızla yerinden kalkıp evine girdi. Biz de O'nun bu ani tavrından dolayı endişelendik. Peygamberimiz biraz sonra döndüler. Bizlerin endişelenmiş olduğunu anlayınca şöyle buyurdu: "Odamda biraz altın ve gümüş vardı. Onu hatırladım. Beni hayırda acele etmekten alıkoymasın diye hemen dağıtılmasını istedim. Onun için süratle eve girdim." (Buhari, ezan, 158; Nesai sehv, 104)
Peygamberimiz beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini bil buyuruyor:
İhtiyarlığından önce gençliğinin
Hastalanmadan önce sıhhatinin
Fakirliğinden önce zenginliğinin
Meşgul zamanlardan önce boş vakitlerinin
Ölümden önce hayatının (Buhari, Rikak, 3).
Doğrudur. Hayatın değerini bilmek lazım.
Zamanın da, zenginliğin de, sıhhatin de, gençliğin de. İslam, hayatı ve nimetleri doğru ve verimli kullanmamızı öğütler. Hayattan kopmayı değil, hayata gerçek anlamını kazandırmayı emreder. Kuran ayetleri, hayatın sarhoş ettiği insanları sarsmaya çalışır. Manevi sarhoşluğun, bir şişeden gelen sarhoşluğa benzemediğini anlatmaya çalışır.
Hz. Mevlana şöyle der: "Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesile aktarılır ama hep dünyada kalır."
Evet, iyi işlerde ibadette, Allah'a yönelişte, tövbede acele etmek lazım. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurur: "Faydalı işlerde acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kuşatacaktır. O zaman insan, mümin olarak sabahlar, kâfir olarak geceler. Mümin olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar." (Müslim, İman, 186)
Kalbimizi sürekli Rabbimizle meşgul edelim. Unutmayalım, kişi hayatı boyunca neyle meşgul olursa hayatının son anında da onunla meşgul edilir. Dünyaya kalbini vermek ayrı şey, dünyaya değer vermek ayrı şeydir.
BİR DUA
Zeynel Abidin'in duası
Rabbim! Günahlarım dilimi lâl etti, konuşamıyorum; zira elimde hiçbir gerekçe yoktur. Ben günah musibetimin esiri, amellerimin rehinesi, günahlarımın müdavimi, hedefimin şaşkınıyım. Kendimi sana karşı cüretkârca davranan, tehditlerini küçümseyen bedbahtlar yerine koydum. Aman Allah'ım! Hangi cesaretle sana karşı cüretkârlık yaptım, kendimi hangi kuruntularla aldattım? Efendim! Ayak tökezlemelerime ve yüz üstü düşmelerime acı. Cehaletime hilminle, kötülüğüme iyiliğinle mukabele et. Ben günahımı ikrar, hatalarımı itiraf ediyorum. Kendimi sana teslim ediyorum.
BİR AYET
Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma. Onlar; başlarına bir musibet gelince, "Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz" derler. (Bakara 156)
BİR HADİS
"Bir kişinin din kardeşini üç günden fazla küs bırakması, helâl değildir. Bir halde küslük ki, iki mü`min biri birine kavuştukları zaman birisi yüzünü şu tarafa çevirir, öbürüsü öte tarafa çevirir. Halbuki iki mü`minin hayırlısı önce selâm vermeğe başlayandır." (Buhari)
BİR ESMA
El-Musavvir: Varlıkları birbirinden farklı yaratan ve şekil veren.
BİR SÜNNET
Tabakta hiçbir şey kalmayacak şekilde yemeği bitirmek.
SORU - CEVAP
İş elbisesiyle namaz kılınabilir mi?
Kan, idrar, şarap, dışkı ve benzeri necaset olmadıkça elbisenize değmiş veya dökülmüş olan maddeler namaz kılmanıza engel değildir. Badana, boya, madeni yağlar, pas ve kir namaza engel olmaz.
Boy abdesti ile namaz kılınabilir mi? Namaz kılınabilmesi için ayrıca abdest almak gerekir mi?
Gusül abdesti alan bir kimse aynı zamanda namaz abdesti de almış olacağı için bu abdesti ile namaz kılabilir, ayrıca abdest alması gerekmez. Hz. Peygamber'in (sav) gusül abdestine başlarken namaz abdesti gibi abdest aldığını ve gusülden sonra ayrıca abdest almadığını ifade eden hadisler vardır.
Kıyamet günü geldiğinde melekler ölecek mi?
Allah'tan başka, melekler de dâhil olmak üzere bütün canlılar kıyamet kopunca öleceklerdir.