Mahşer günü, her mazlumun zalimi aradığı çetin bir gündür. Gizli hiçbir şeyin kalmadığı hesap gününde, bir kul hesaba getirilir. Hayatında işlediği sevabı az olan bir kuldur. Tutunacak dalı, övünecek iyiliği yoktur. Bütün ömrü günahlarla doludur. Melekler, defterinde onu sahile çıkaracak bir amel bulamazlar. Nihayet onu cehenneme doğru sürüklerler. O ise durmaksızın yalvarmaktadır. Ama görevli melekler ona kulak vermezler. Onu dinlemezler. Melekler şöyle derler: "Bugün burada yalvarmanın faydası yok. Sen dünyadayken günahlarından ötürü yalvarsaydın, tövbe etseydin, iyilikler yapsaydın, bugün bu halde olmayacaktın." Bu hali zaten gören ve bilen Yüce Allah sorar: "Bu kulun hiç mi iyi ameli yok?" Melekler; "Hayır Ya Rabbi, defterinin iyilik hanesi bomboş" derler. Defterine bir daha bakarlar. Hiçbir şey bulamazlar. Sonra yeniden sürüklerler. Derken Yüce Allah buyurur: "Onu bırakın. Onun, sizin bilemediğiniz bir iyi ameli vardır." Melekler defterde bulamadıkları ama Yüce Allah'ın ezeli ilmiyle bildiği bu ameli merak ederler. "Ya Rabbi" derler; "Bizim bilemediğimiz, defterlerde de göremediğimiz ama Yüce Zatınızın bilebildiği o iyi ameli nedir?" Yüce Rabbimiz şöyle buyurdu: "O bir gece uykusu kaçtığında, yana dönerken beni anmak niyetiyle; içinden gelerek, hissederek bir defa "La ilahe illallah- Allah'tan başka tapılacak hiçbir Rabb yoktur" demişti. Ben bugün bu kulumu o samimi zikri hürmetine affettim. Onu ateşe götürmeyin..."
ONA ÖĞRETSEYDİN YA!
Hz. Peygamber (s.a.v) bazen ahiret âleminde olacak bu tür sahneleri, manzaraları ufkumuza sunar. Tıpkı miraç gecesi gördüğü manzaralar gibi. Cennet ve cehenneme ait müşahede ettiği görüntüler gibi. Bu hadise de işte o tür olaylardan biridir. Allah'ı anmanın, samimi bir imanla onu sayıklamanın, Allah katındaki itibarını gösteren ders verici bir örnektir. Hiçbir amelimize fazla güvenmeyeceğiz. Ama hiçbir amelimizi de basit görmeyeceğiz. Kim bilir; belki de bir mağdurun, mazlumun veya yetimin duası en hararetli ateşleri bile söndürmeye gücü yeter.
Medine'deki kıtlık yıllarında genç bir delikanlı bir tarlaya gizlice girer. Oradaki buğdayları alıp ağzında ufaltıp yemeğe başlar. Birazını da cebine koyar. Tarlanın sahibi bu genci görünce önce onu döver ve sonra ceplerini boşaltıp Hz. Peygamber'e (s.a.v.) getirir. Şikâyet eder. "Bu çocuk hırsızdır" der. Hz. Peygamber (s.a.v.) tarlanın sahibine döner ve "Onu dövmen mi gerekirdi? Ağzındakini çıkarman mı gerekirdi? Onu doyursaydın ya! Sonra ona güzel bir şekilde gizlice ve izin almadan tarlaya girilmeyeceğini öğretseydin ya!" buyurur. Biz zannettik ki yıllarca, hemen bu gencin elini koparın. Veya hapse atın. Hayır, elbette böyle değildir. Yıllarca dini yanlış anlattık ve insanları ürküttük. İnsanımızın Allah'ın Peygamberini anlamaları önünde bariyerler oluşturduk. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hayatını gençlerimize anlatırken bütün bu olumsuzlukları aşabilmenin yolunun ortak akıl, bilgi ve ilimle olduğunu öğreteceğiz.
BİR AYET
"Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz." (Nisâ, 162)
BİR DUA
Hz. Mevlana'nın duası
Yâ Rabbi! Bizim hâlimize bakarak muamele etme. Kendi ikram ve ihsanına göre bize muamele eyle. Yâ Rabbi! Kerem ve lütfunla hidayet ettiğin kalbi tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme. Belâları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir. Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim! O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azap etme. Yâ Rabbi! Biz nefis ile şeytana köpek gibi tâbi olduksa da sen, azap aslanını bize saldırtma.
BİR HADİS
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna eziyet etmesin! Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun! Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin, ya sussun!" (Buhari 13/6099)
BİR SÜNNET
Kıyafetleri sağdan giyip, soldan çıkartmaya başlamak. Mesela çorap giyerken önce sağ ayakla giymek, çıkarırken de sol ayağı çıkarmak.
BİR ESMA
EL-CEBBAR: Azamet ve kudret sahibi, her şeye gücü yeten, hükümlerine karşı gelinemeyen.
SORU - CEVAP
Amelim eksik ve ibadetlerim az. Bu hal imanımın azlığına mı işaret eder?
Bazı âlimler 'amel imandan bir parçadır. İbadetin azlığı imanın azlığına işaret eder' derler. Ama kabul gören anlayışa göre ibadet -amel- imandan bir parça değildir. Amelin azlığı, imanın azlığına değil, zayıflığına işaret ediyor olabilir. İmanımız güçlü olursa amelimiz de daha düzgün olabilir.
Muska takmak haram mı? Muska bizi korur mu?
Bir kişinin Kur'an-ı Kerim'den veya Hz. Peygamber'in (sav) hadislerinden bir duayı yanında taşıması sakıncalı değildir. Ama aslı esası bilinmeyen, farklı sembolleri anımsatan İslam'a aykırı öğeler taşıyan, muskacılıkla meşhur insanların yazdıkları bu türden yazılı metinleri taşımak ve takmak ise kesinlikle doğru olmaz.
Kaza namazları olan bir kimse nafile namazları ve vakit sünnetlerini kılamayacağı doğru mudur?
Namazların kazasıyla meşgul olmak, nafile namaz kılmaktan daha önemlidir. Ancak vakit namazlarıyla birlikte kılınan düzenli nafileler (revatib sünnetler) bunun dışındadır. Bu nedenle bu sünnetleri terk etmeyiniz.