Başbakan Erdoğan, 300 işadamıyla birlikte, Gabon, Senegal ve Nijer'i ihata eden, bir hafta sürecek yeni Afrika turuna çıktı. Türkiye, Osmanlı'dan sonra ilk defa, son on yıllık dönemde Afrika'ya sahip çıkıyor ve yeni dostluklar geliştiriyor.
Türkler, tarihleri boyunca aslâ sömürgeci olmadılar; Afrika'ya ve Afrikalılara her zaman hizmet ve şefkatle yaklaştılar. 15 Eylül 868'de Tolunoğlu Ahmed Bey'in Kuzey Afrika'da Tolunoğlu Türk Devleti'ni kurmasından bu yana tam 1145 yıl geçti. Daha sonra İhşîdîler, Eyyûbîler, Memlûkler ve Osmanlılar Afrika'da hükümran oldular. Hâlâ aydın geçinen birçok kişi bilmez; Osmanlı Dönemi'nde Türkler Afrika'nın tamamına hâkim idiler. Afrika'da kurdukları eyâlet, vilâyet ve ilçeler yüzyıllar boyunca devam etti. Meselâ; Etiyopya, Somali, Eritre ve Cibuti'nin dahil olduğu Habeş Eyâleti, 1916'ya kadar dört asır yaşadı.
Osmanlı Devleti, genellikle zannedilenin aksine, Afrika'da sadece Mısır ile Libya, Tunus, Cezayir gibi 'Garp Ocakları'yla meşgul olmadı. Doğu, Batı, Orta ve Güney Afrika ile de ilgilendi. Orta Afrika'daki Kanum Bornu Sultanlığı'ndan Hatt-ı Üstüva (Ekvator) Vilâyeti'ne kadar bütün Afrika'yı teşkilâtlandırdı. Osmanlı'nın bazı ilçeleri dahi bağımsız devletler hâline geldi. Başbakan Erdoğan'ın ziyaret edeceği Nijer Devleti, Osmanlı'nın eski Kavar İlçesi'dir.
***
Afrika'nın her yerinde
İslâm-Türk eserlerini görebilirsiniz.
Nijerya'daki
Shitta Bey Camii'nden
Somali'deki
Ulu Cami'ye kadar kıtanın en uzak köşelerinde bile
Osmanlı eserlerine rastlarsınız.
Osmanlı İmparatorluğu'nun 18. asrın sonundan itibaren zayıflaması üzerine,
Batılı sömürgeciler karşısında
Afrika'yı koruması zorlaşmış; bunu fırsat bilen emperyalist kolonyalistler 19. asır boyunca hiç utanmadan
'Kara Afrika' dedikleri kıtayı insafsızca sömürmüşlerdir.
Bugün
Afrika'da
İslâmiyet yayılmışsa bu
Türklerin sayesindedir.
Afrikalılar da
Osmanlı Türklerini gönülden sevmişler;
Güney Afrika'dan
Doğu ve
Kuzey Afrika'ya kadar uzanan milletlerden 1911'den sonra savaşmak için talep ve
Millî Mücadele için de yardım gelmiştir.
***
Biz
Afrika'yı aslâ bir sömürülecek kaynak olarak görmedik.
Afrikalıları daima sevgiyle kucakladık.
Cumhuriyet Türkiyesi, ilk olarak merhum
Özal döneminde
Afrika'nın farkına varmış ve
Afrika ülkelerine önemli ölçüde insanî yardım yapmaya başlamıştır.
Başbakan Erdoğan'ın yeniden başlattığı
'Afrika Açılımı' fevkalâde olumlu ve önemli bir harekettir.
AK Parti İktidarı döneminde,
Afrika âdeta yeniden keşfedilmiş; bütün
Afrika ülkelerinde diplomatik, kültürel ve ticarî münasebetler yeniden tesis edilmiştir.
Afrika'da 2002'deki
Türk büyükelçiliklerinin sayısı, üç misli artışla 12'den 34'e yükseltilmiştir. Ayrıca çok sayıda diplomatik temsilcilikler ve konsolosluklar açılmıştır. Bu açılımın müspet neticeleri kısa sürede alınmaya başlamış ve
Türkiye ile
Afrika ülkeleri arasında her bakımdan sıkı ilişkiler geliştirilmiştir. 2009-2010 döneminde
Türkiye'nin 151 oyla
BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilişinde
Afrikalı dostlarımızın payı büyüktür.
***
'Yemen'de ne işimiz vardı?' diyen darbeci generaller ve
CHP'li jakobenler
'Erdoğan-Gül-Davutoğlu Vizyonu'nun binde birine sahip olmuşlar mıdır acaba?...