Erken seçime gidiyoruz... Başbakan Davutoğlu MHP ile görüşecekse de erken seçimi en güçlü seçenek olarak ortaya koydu. AK Parti -CHP koalisyonunun kurulamaması sebebiyle MHP'nin AK Parti'yi ilkeleri ile ters düşecek ağır şartlara icbar etmesi mümkün görünmüyor.
Siyasi hayatımızda partilerimiz ilk defa koalisyon kuramadan bir "tekrar" seçime gidiyor. PKK terörü ile mücadele ortamında gerçekleşecek seçimlerden 7 Haziran'dan daha farklı sonuçlar çıkar mı çıkmaz mı tartışmaları eşliğinde...
AK Parti'nin tek başına iktidar olacağı bir aritmetik oluşursa on üç yıllık iktidar altı aylık bir duraksamanın ardından ülkeyi 2019 seçimlerine kadar yönetecek. Tek başına iktidar çıkmazsa koalisyon arayışına kaldığımız yerden devam edeceğiz.
***
Önümüzdeki seçimin 7 Haziran'dan daha karmaşık ve yoğun bir gündeme sahne olacağını düşünüyorum.
Sonrasında olacakları da seçimlere hangi bloklaşma ile gidildiği belirleyecek. 7 Haziran seçimlerine bir bloklaşma görüntüsü ile gitmiştik. AK Parti karşıtlığında bütün muhalefet partileri birleşmişti. Barajı geçerek AK Parti'yi tek başına iktidardan edebilecek parti olarak HDP ve Demirtaş popülerleştirilmişti.
Nitekim seçimler muhalefetin istediği sonucu vermişti. Bu defa seçimlerin ana teması terörle mücadele ve koalisyonun kurulmamasının sorumluluğu olacak. Yani güçlü bir hükümet ihtiyacı sıklıkla vurgulanacak. Koalisyonun kurulmamasının sorumluluğu ikincil bir konu. Her parti kendi haklılığını savunabilecek birçok argümana sahip. Asıl mesele terörle mücadelenin ve çözüm sürecinin seçim kampanyalarında nasıl yorumlanacağı... Bu da partilerin terörle mücadele üzerinden bir bloklaşmaya gitmeleri ihtimalini beraberinde getiriyor.
***
Ne tür bir bloklaşma olacağı erken seçimlerden sonra nasıl bir hükümet kurulacağının ipuçlarını verecek. Bu bloklaşmanın "
Erdoğan düşmanlığı" sermayesinin kullanılmasına rağmen yeniden AK Parti karşıtlığında oluşması zor.
Bunu tekrarlamak isteyen mahfiller olacaktır elbette... HDP şimdiden "
seni yine başkan yaptırmayacağız" açıklamasını yaptı bile. Bu açıklama terörle mücadelenin etkisini "
başkanlık" tartışmasını yeniden canlandırarak yönlendirme amaçlı bir hamle... Ancak HDP 7 Haziran öncesinden çok farklı bir konumda artık. Zira HDP öncelikle MHP tarafından ötekileştirildi.
MHP, HDP'nin Meclis'teki varlığını flu gördüğünü ve hiçbir şekilde ortak bir yerde durmayacağını belirterek net bir tutum aldı. Ve PKK'nın Suruç katliamı sonrası ateşkesi bitirmesi ile yeni bir gündeme geçtik. Bu yüzden seçim kampanyaları sırasında nasıl bir bloklaşma olacağı konusunda MHP ve daha ziyade CHP'nin tavrı kritik olacak.
38 günde 34 güvenlik görevlisinin şehit olduğu, KCK'nın 7 merkezde "
özyönetim" ilan ettiği, Silvan'da Türk bayrağının indirilip PKK flamasının takıldığı bir ortamda MHP ne yapacak? AK Parti gibi MHP'nin de HDP'ye karşı daha sert bir eleştiri getirmesi kuvvetle muhtemel.
Bu da HDP'nin daha da ötekileştirilmesi demek. MHP, Erdoğan'a ve diğer partilere aynı anda eleştiri yöneltecek bir tutum da alabilir. En başından ben ve ötekiler söylemini kullanıyor, terör ortamında bu daha kolay. Ancak bunun MHP'yi marjinalleştirme tehlikesi mevcut. Zorluk CHP cenahında.
***
CHP nerede duracak? AK Parti karşıtlığı yaparak HDP'ye yakın bir siyasal tutum mu takınacak? Bu durumda terörle mücadele ekseninde iki blok oluşur: AK Parti- MHP versus HDP- CHP. Yoksa terörle mücadeleyi eksen almadan hem AK Parti ve MHP'yi hem de HDP'yi eleştiren bir yerde mi olacak?
Zira CHP'ye yakın medyanın HDP'yi "
sempatik" bulan yayınlarının CHP'ye oy kaybı getirdiği görüldü. Merkez bir parti olarak CHP'nin yükü bu seçimde daha ağır.