Düşünceye karşı kurşunun, söze karşı bombanın, yazıya karşı yumruğun kullanılmasının yadırganmadığı bir siyasi coğrafyadayız... Türkiye Cumhuriyeti çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi bir hayat tarzı olarak benimseyerek, bu coğrafyadan kaderini ayırmayı seçti. Ama yine de yakın tarihimizde Abdi İpekçiler, Çetin Emeçler var.
Hürriyet'in bir köşe yazarına yapılan saldırı, dilerim hepimize bu gerçekleri hatırlatır. Şiddeti ve terörü demokrasinin meşru araçları olarak görenler, kalemlerinin namlusuna kurşun sürer gibi kelimeleri sürenler, teröriste "Terörist" diyemeyenler, bir kez daha düşünmek gereğini hissederler.
Eşkıyanın ne yapacağı belli olmaz
Siyaseti aktif olarak icra edenlerin de, siyaseti gazeteci olarak yorumlayanların da, üsluplarına çeki düzen vermeleri için bir uyarıdır bu... Bir dönemde rahmetli İsmet İnönü'nün dediği gibi "Eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz" bu coğrafyada... Bakarsınız bir sabah bir medya grubunun patronuna kurşun yağdırılır ya da bir gece bir köşe yazarına kaba kuvvet uygulanır. Daha da ötesi demokratik sistemin nimetinden yararlanıp TBMM'ye giren bir siyasi partinin sözcüleri, terörist eylemlerinin yanında durmayı ve insanları sokak eylemlerine çağırmayı bir erdem olarak da sunabilirler...
Sorumluluğa davet
Kısacası hepimizin sorumluluğu çok büyük... Cilalı egolarımızın şehvetine kapılıp, "Eleştiri" kisvesi altında bizim gibi düşünmeyenlere hakaret etmek, onları aşağılamak, hedef göstermek, geri tepmeli silah gibidir.
1 Kasım genel seçimlerine giderken, hepimiz kendimize çeki düzen vermek zorundayız. Seçmenin tercihine razı olmak, farklılıkların bir arada yaşamasını kabullenmek, nefreti ve şiddeti ifade eden kelimeleri sözlüklerden çıkarmak, demokrasinin vazgeçilmezleridir.
Yeter artık
Bu arada Suriye'de yer alan gelişmelerden de görmüş olmamız gerekiyor. Bu coğrafya, burada bulunan ülkelerin ve halkların iradeleri dışındaki uluslararası dengelerin ve pazarlıkların da sahnelendiği bir alana dönüşmüş durumda... Ukrayna hesaplaşmasının Suriye'de sürdürüldüğü, bir nevi minyatür global savaş provası yapılıyor bu alanda... Ne göçmenler, ne Gazzeliler umurunda kimsenin... Kısır hesaplarımızla, Türkiye'yi de bu alana taşımayı amaçlayanlara alet olmayalım. Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, Afganistan'ın insanlarının yaşadığı trajedilerden ders alalım.
Kendi yakın tarihimizin sonu felaketlerle biten siyasi tepişmelerini hatırlayalım... Ve demokratik siyaseti birbirini tekrar eden akılsızlıkların sergilendiği bir kısır döngü olmaya mahkûm etmeyelim.