2'nci Dünya Savaşı'nda Türkiye'de halk arasında "Bitli Çörçil" diye isimlendirilen tipler vardı... Hitler'in orduları Avrupa'yı esir alırken, Londra bombalanır, İngiliz orduları Kuzey Afrika'da da, Uzakdoğu'da da Almanlara ve Japonlara yenilirken, biz Türkler bu savaşa ilişkin haberleri sansürlü gazetelerden ve radyodaki resmi duyurulardan izlerdik.
İşte bu bilgilerle dolu ileri zekâlı bazıları mahalle kahvelerinde "Ben Çörçil'in yerinde olsam öyle yapmaz böyle yapardım" diyerek, kahve cemaatine nutuklar atarlardı. İşte bu tiplere "Bitli Çörçil" denirdi. Bunların daha gelişmişleri 1946 sonrasında siyasete de girdiler ve "İnönü Türkiye'yi savaşa sokmayarak erkekliğimizi öldürdü" içerikli eleştiriler de seslendirdiler.
Bugün de bunların benzerlerini oldukça fazla görmüyor muyuz?
Post modern Bitli Çörçil'ler
Bir yandan "Erdoğan ve Davutoğlu Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürükledi" diyorlar, aynı anda da "Neden askerlerimiz Kobani'deki savaşa katılmıyor" diyerek, erkeklik gösterisi yapıyorlar. Bunların en ileri geri zekâlıları da, Kobani'yi vesile edip Türkiye kentlerini iki gün iki gece kana ve şiddete boğacak çağrılar yapmadılar mı?
Ve bu post-modern Bitli Çörçiller'den bazıları da kendilerini "Siyasetçi", bazıları da Ortadoğu ve Kürt uzmanı "Siyasi yorumcu" olarak sunmuyorlar mı?
Bu akılsızlar öncelikle "Savaş" nedir bilmiyorlar.
Kıbrıs'taki kayıplar
Hatırlayın sınırlarımız ötesindeki son sıcak askeri müdahalemizi...
"Kıbrıs Barış Harekâtı" adını verdiğimiz bu askeri müdahale ile turistik bir Akdeniz adasına gitti askerlerimiz. Sonuçta Türk Silahlı Kuvvetleri 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam 498 şehit ve 1.200 yaralı verdi... Bu harekât sırasında Kıbrıslı Türklerden de 70'i mücahit, 270'i sivil insan hayatını kaybetti. Nihai tabloda Kıbrıs Türkleri genel olarak 1672 şehit ve binlerce yaralı verdi. Rumların ve Yunanlıların kayıpları ise 4 bin ölü, 12.000 yaralıdır.
Barış korunacak
Kimin ne olduğu ve hangi gücün kim tarafından kullanıldığının bilinmediği Suriye ve Irak topraklarına Türk askerlerini göndermeyi önerenler, acaba kaç şehit ve kaç yaralı ile sonuçlanacak bir serüveni hesaplıyorlardı.
Her gün yürekleri yakan cenaze törenlerini sona erdiren "Barış Açılımı"nı sabote edip "Kobani için sokağa çıkın" çağrısı yapan post modern Bitli Çörçil'leri, Türkiye kentlerinde dökülen kanlar doyurdu mu acaba?
Bereket halkın sağduyusu var ve halkın seçtiği yöneticiler de bilinçli... Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel siyaset ilkesi "Barışı korumak"tır. "Savaşta gençler, barışta yaşlılar ölür" kuramını değiştirip, barışta gençleri öldürmeyi planlayanlara meydan bırakılamaz.