Acayip işler...
Acayip gelişmeler...
Dün güne yine çarpıcı bir haberle uyandık.
New York Başsavcılığı Zarrab davasına yazdığı yeni iddianameye eski Bakan Zafer Çağlayan ile eski Halkbank genel müdürü ve yardımcılarını da sanık olarak eklemiş.
Suç "İran'a yapılan para transferlerinde ABD'yi aldatmak" olarak tanımlanmış. Malum, Trump sonrası Pentagon ipleri bütünüyle ele geçirdi ve İran yeniden düşmanlaştırıldı. Böylece ABD çeki düzen vermek istediği ülkeleri ya İran üzerinden ya para ilişkileri yoluyla ya da ikisini birlikte kullanarak sıkıştırmaya başladı.
Katar krizi bunun açık işaretiydi.
Eh, bu süreçte Zarrab davasının da sertleştirileceği belli değil miydi?
Ama ne yalan söylemeli!
Sürecin işleyiş hızı ürpertici.
***
Üç gün önce uluslararası planda
çok kritik bir başka gelişme yaşandı ama
bizim medyada pek dikkat çekmedi.
ABD ve AB'ye kafa tutan "küresel para"nın siyasal merkezi Londra'yı sıkıştırmaya yönelik bir iddia söz konusuydu.
Buna göre
Azerbaycan elitleri çok yüksek miktarda paraları
Birleşik Krallık şirketleri ve finans kuruluşları yoluyla aklamaktaydı. İşin içinde Avrupa'nın ünlü gazetecilerine verilen yüklü miktarda komisyonlar da vardı.
Olup bitenin ne kadarı kurgu, ne kadarı hakikattir? Bunu sanırım hiç bilemeyeceğiz.
Fakat tablo net...
Dünyayı her gün biraz daha ateşe iten
ABD / Pentagon ile Birleşik Krallık / Küresel paranın sahipleri arasında patlak veren kavga duracak gibi görünmüyor.
Taraflar, Türkiye'yi de kavganın içine çekmeye çalışıyor
Uyanığız. Sıkı duruyoruz.
Fakat çok şiddetli bir baskı altında olduğumuz da açık.
***
Acayip işler deyip duruyorum ya...
Hakikaten öyle...
Alalım Uzakdoğu'yu...
Ne oldu? Tuhaflık gözlerden kaçırılamaz hale gelince ABD Birleşmiş Milletler Temsilcisi Haley açıklama yapmak zorunda kaldı: "
Kuzey Kore lideri savaş çıksın diye yalvarıyor." Peki sürekli "bak beni kızdırma, vururum ha!" açıklaması yapan ABD neden Japonya'yı da aşıp geçen son füzeyi düşürmedi?
Hatırlayın...
Trump'ın gözde baş stratejisti
Bannon görevinden çekilirken ne demişti? "
K.Kore krizinin askeri bir çözümü yok, unutun bunu! Seul'da ilk yarım saatte on
milyon insanın ölmeyeceğini kim garanti
eder?"
Tamam da...
O halde bütün bu patırtı ne için?
Dönen tezgâh neyin nesi?