Şaşırmıyorum.
Ama üzülüyorum.
Bir de gerginliği var tabii; insanı hasta eden gerginliği...
15 Temmuz'u yapay gündemlerle perdeleme zokasını asla yutmaması gerekenlerin afiyetle mideye indirdiğini görüp de dertlenmemek mümkün mü?
Darbe kalkışmasına dair çarpıtmalara asla destek vermemesi gereken kesimlerin ileri gelenlerinin "cemaat abileri"nden farksız davranmaya başlamasını öfkeye kapılmadan izlemek imkânsız.
Yoksa esas mesele Kılıçdaroğlu'nun adalet şovu falan değil!
Zaten daha 2 Eylül 2016'da...
Yani ortalıkta henüz "Yenikapı ruhu" hâkimken bu köşede şöyle yazmışım...
"Yenikapı'da havaya girdiklerine bakmayın!
Bunlar kendilerini kaset komplosuyla partinin başına getirenlerden korkarlar.
O yüzden de...
İlk uyarıda...
Çark ediverirler.
Yine 'küreselci' efendilerinin yoluna girip yeni emir ve görüşleri beklemeye başlarlar." Nitekim, yazdığım gibi oldu.
Bir yıldır işler o çerçevede ilerliyor.
***
Fakat bir de Kılıçdaroğlu'na demokrasi ve merhamet havarisi edasıyla destek çıkan
muhafazakâr yazar çizer takımı var...
Hele o "
şefkat perileri" yok mu!
Beyaz medya onları azıcık sevsin diye nasıl çırpınıyorlar.
Eh, haliyle onlara baktıkça üzülüyorum.
Bu kadar mı çürünür!
Sormak istiyorum...
"Adalet arayışı"nı ciddiye almamızı istediğiniz ve okurlarınızı da kaçırmadan alttan alta sevimli göstermeye çalıştığınız adam...
Çoktandır, 15 Temmuz'dan değil, "
20 Temmuz darbesi" diye bir şeyden söz ediyor.
Yürüyüşe çıkmadan önce yaptığı konuşmada da "
kontrollü darbe" deyip durdu.
Sizin bunları görmemeniz, işitmemeniz mümkün mü?
Hiç utanıp sıkılmadan Kılıçdaroğlu'na meşruiyet ortamı oluşturmaya çalışıyorsunuz ya...
Yazıklar olsun!
***
15 Temmuz'un üzerinden bir yıl geçti.
O günün anlamını...
Bağrımızda dindirdiğimiz acısını...
Milletin o günkü tarihi şahlanışını...
Bugün
tartışılamaz bir hakikat kılamadığımıza ne kadar
üzülsek, yetmez.
Öyle bir noktaya gelmeliydik ki..
Muhalefeti, iktidarı artık ne söyleyecek ve yapacaksa 15 Temmuz'u tartışmaya sokmadan yapıp söylemeliydi.
Ama şu halimize bakın!
Lamı cimi yok!
Bu durum bir yandan siyasetiyle, medyasıyla ne kadar "
gevşek" davranıldığını gösterirken, bir yandan da FETÖ'nün operasyonel gücünün hâlâ sürdüğünü ortaya koyuyor.