Muhalefet partileri Başkanlık Sistemi önerisine, "diktatörlüğe gideceği için hayır" derken...
Başkanlığı destekleyen kimi kalemler, sistemi mucizevi bir dokunuş gibi görüyor: Başkanlık gelecek, Türkiye uçacak!
Halbuki Başkanlık Sistemi de, mesela şu an uygulanan Parlamenter Sistem gibi bir yönetim biçimi. Olumlu tarafları da var, bazı riskli tarafları da... Vizyon sahibi siyasetçiler, her iki sistemi de olumlu sonuçlar almak için kullanabilir.
Bugün konuyu daha çok "Başkanlık olsun mu, olmasın mı" diye tartışıyoruz...
Belli oldu ki bu yıl yapılacak genel seçimlere bu tema hâkim olacak.
AK Parti tarafı olması için, muhalefet (bilhassa CHP ve MHP) ise olmaması için bastıracak.
Halbuki bu aslında bir "biçim" tartışması.
Peki bu biçimin "içi" nasıl doldurulacak, "Türk tipi" denilen Başkanlık nasıl bir şey olacak? Asıl bunu konuşmalıyız.
Benzetme yaparsak: "Otomobili değiştirelim mi, değiştirmeyelim mi" diye tartışıyoruz.
Olabilir. Değiştirebiliriz. Neden olmasın?
Ancak yeni otomobil nasıl olacak: Rengi?
Büyüklüğü? Markası? Hızı? İşlevi? Bunları doğru dürüst konuşmuyoruz. Osmanlıdan beri "İstim arkadan gelsin" fazındayız.
Elimizdeki en temel belge, AK Parti'nin 2012'deki Başkanlık önerisi... Mesela o öneride "Başkanlık Kararnamesi" diye bir madde var. Eğer bir konuda uygun kanun yoksa, Başkan, "Başkanlık Kararnamesi" çıkararak icraatını sürdürebiliyor.
Bu uygulamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istediği gibi "işleri hızlandıracağı" açık...
Öte yandan bu kararnameye ilişkin olarak şu da soruluyor: "Başkanlıkta, Yürütme ile Yasama net bir çizgiyle ayrılır. Başkanın kararname çıkarması, özünde bir Yasama faaliyeti değil mi?"
Boş bir soru değil bu... Çünkü Anayasa Mahkemesi, kararnamenin Anayasa'ya uygun olup olmadığına karar verecek.
Demek ki Yasama faaliyeti söz konusu.
Velhasıl konuşacak çok şey var ama muhalefet partilerinin takıntısı izin vermiyor ki...