Koyunları kurban etmemize bakarak, onlardan çok da farklı davrandığımızı sanmayın. İnsanoğlu elbette koyun değil ama "koyunlaşmaya" yatkın bir canlı.
Geçenlerde gerçek hayattan bir video izledim. Hareketli bir bina... Üç adet yürüyen merdiven görüyoruz. En soldaki yukarıdan aşağıya inmekte kullanılıyor. Sağdaki iki merdivenle ise yukarıya çıkılıyor.
İki kişi geliyor ve ilk merdivenle çıkmaya başlıyor. Arkadan gelen üç kişi de birinci merdiveni kullanıyor. Derken yedi-sekiz kişilik başka bir grup geliyor. Onlar da aynı merdivene biniyor. Böylece ilk merdivende sıra sıra insan oluyor.
Ama bir dakika: O merdivenin hemen yanındaki diğer merdiven ise (ki o da yukarıya çıkmakta) bomboş. Kimse ona binmemiş. Herkes düşünmeden, bakmadan, tartmadan önündekini takip etmiş.
Nihayet tek başına gelen birisi ortadaki merdiveni kullanarak yukarıya çıkmaya başlıyor da insanlık onuru kurtuluyor.
Sürekli okurlarımız bilir: Pazar günleri siyasi meselelerden uzak durmaya çalışıyorum. Bugünkü konumuz "farkında olmadan başkasını örnek almak" üzerine...
Üzüm üzüme baka baka
ABD'nin kalburüstü üniversitelerinden Cornell'de "Yemek ve Marka Laboratuarı" adlı bir merkez var.
Burada psikolojiden pazarlamaya, tarım ekonomisinden beslenmeye, eğitimden tarihe çok farklı dallardan öğrenciler, hocaların gözetiminde araştırmalara katılıyor.
Laboratuarın amacı: İnsanların beslenmeyle ilgili davranışlarını açığa çıkartan araştırmalar yaparak, daha sağlıklı olmamızı sağlamak.
Merkezin son araştırması, yemeğimizin miktarıyla ilgili... Soru şu: Çevremizdekilerin ne kadar yediği, bizim de yediğimiz miktarı etkiliyor mu? Bunu anlamak için bir deney yapmışlar:
Spagetti ve salatadan oluşan bir mönü hazırlanmış... Profesyonel bir kadın tiyatrocu bulunmuş... Ayrıca normal kilodaki oyuncuyu 25 kilo daha şişman gösterecek giysiler dikilmiş.
Böylece dört senaryo oluşturulmuş: 1) Şişman ve Sağlıksız Öğün (bol makarna, az salata)... 2) Şişman ve Sağlıklı Öğün (az makarna, bol salata... 3) Normal ve Sağlıksız Öğün... 4) Normal ve Sağlıklı Öğün...
Tiyatrocu kadın, deneye katıldıklarından habersiz yemekhaneye gelen üniversitelilerin gözleri önünde tabağını farklı senaryolara göre doldurmuş.
İradeni kullan
Sonuç: Şişman kadın tabağına ne kadar yemek alırsa alsın... İster daha fazla makarna, ister daha fazla salata... Öğrenciler yüzde 32 oranında daha fazla makarna yemiş.
Araştırmayı yürüten hocalar, bu deneyden hareketle şu değerlendirmeyi yapıyor:
Çevremizde şişman insanlar olduğu zaman, daha sağlıksız (çok makarna, az salata) besleniyoruz. Çünkü farkında olmadan kendimizi onlara uyarlamaya çalışıyoruz.
Şöyle de denebilir: Ortamda şişmanlar olunca, sağlıksız beslenme bir sorun oluşturmuyor.
Araştırmacılar, "Bu durum sizi korkutmasın" diyor: "Tek yapmanız gereken, çevrenize bakmak yerine; neyi, ne kadar yiyeceğinize önceden karar vermek."
Yani amiyane tabirle "Koyunlaşmayın" diyorlar.