Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Ağla sevgili İzmir!

"İzmir'in kavakları /dökülür yaprakları /Bize de derler Çakıcı /Yar fidan boylum /yakarız konakları...." Güzel türküdür. Ama bilirsiniz İzmir'de kavak yoktur. İzmir'in kavakları 'gerçek' değildir. Muhtemelen 'dökülür palmiyelerin yaprakları' uygun düşmediği için. Ancak İzmir'de sadece kavaklar değildir, gerçek olmayan. İzmir'in uygar, çağdaş, modern olduğu da bir kurgudur. Koca bir yanılsamadır. O fotoğrafa iyi bakın! Cumhuriyet'in fotoğrafıdır o. Tek ayaklı Cumhuriyet'in. Bir öğrenci gibi bekler kara tahtanın önünde. Demokrasiden cezaya kalmış! Çünkü demokrasi 'sarışın' değildir. Kılıkla kıyafetle, rakı balıkla olmaz. Demokrasi Ece Ayhan'ın dediği gibi 'karaşındır.' İzmir Vekili Canan Arıtman'la da, o taşı bir 'karaşın'ın başına indirmeye hazır 'sarışınla' da yan yana durmaz. Ancak İzmir'in 'sarışın'lığı da bir yanılsamadır. O fotoğrafa yine bakın! Eli taşlı kadının saçlarına! Dipleri siyah sonrası sapsarı. Cumhuriyet gibi. İzmir gibi... Çünkü İzmir uzun zamandır 'kendi içine öten bir kuştur.' İklimi güzel, ruh iklimi bozulmuş boyalı bir kuş. "Üleşmek mülkün temelidir," der ya Ece... İzmir uzun zamandır "üleşmenin" dışında kaldı. Değişemedi, dönüşemedi. 'Anadolu Kaplanları' dünyaya açılırken; İzmir kendi iç denizlerinde dolaşıyor. İzmir artık 'kırdır', 'taşradır.' Ekonomik aktörsüz. Kültürel, siyasal aktör ise hiç yok. En yakışıklısı Baykal! Kısacası pusulası şaştı İzmir'in. Üstelik Kürtler geldi. 'Karaşınlar' akın etti 'üleşmek' için. Kara kara varoş çocukları dolaşıyor merkezinde. Görünür oldular birden. 'Makbul vatandaşlığı' iyice zora girdi İzmirlinin. Kendi kimlikleri önemsenmeyen küçük burjuvalar; 'yabancı', 'barbar' Kürtlerden hoşlanmıyor artık. Kürtlere ev vermiyorlar. Kürtlerden alışveriş etmiyorlar. Kendi kimliklerini korumak için 'iç düşman' yaratıyorlar. Saldırı sırasında "Bir kişi öldü," rivayeti üzerine saldırganların içindeki bir kadın soruyor: "Ölen Türk mü, Kürt mü?" Hangi parmak diğerinden reva ki. İzmirli kardeşini 'günah keçisi' yapacak. Aynen Avrupalı faşistlerin Türk göçmenlerine yaptığı gibi. 'Barbar' kardeşinin kanıyla kendi ruhunu aydınlatmak istiyor. Oysa uygarlık neresi? Barbar kim? İZMİR

YENİDEN YANMASIN

Gramsci faşizmi "Ulusun hayat tiyatrosunda şehirli küçük burjuva tarafından sahneye konan son oyun," olarak tanımlamıştır. Tek ayaklı Cumhuriyet de son oyunu İzmir'de oynamak istiyor. Boşuna değildir tek Ergenekon Partisi'nin İzmir'de kurulması. Boşuna değildir, "Bu ülke buradan kuruldu. Düşmana ilk kurşun İzmir'de atıldı," sözleri. Sıradan faşizm tarih yazıcılığını sever. İzmir Suikastı, İzmir yangını gibi! Oysa 'karaşınlar', "Yeryüzüne dağılmış tarihi düzünden okumaya ayaklanmış çocuklar,"dır. Çakıcı Efe de aslında bir 'karaşındır'. Sorulsaydı eğer, "Maveraünnehir nereye dökülür?" diye; "Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbinedir," derdi muhakkak. İzmir'in "O güzel insanları, o güzel atlara binip," gitmesin. İzmir ağlamasın. Ağlamayalım...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA