- Aşkı sorayım. 13 senedir aşk devam ediyor mu Sertab'la Demir arasında?
- S.E: Hem de nasıl.
- Şans mı bu? İkiniz de sizi müthiş destekleyen erkeklerle birliktesiniz...
- S.E: Şansı kendin yaratıyorsun Tuluhan. Bazı kitaplar bana çok yardımcı oldu. Onlardan biri Krishnamurti'nin
İlişki Üzerine kitabı. Onu hatmettim ve hayatla olan ilişkimi kurarken, her şeyi sorgulamaya başladım. Hayatla her gün yeniden tanışıyormuş gibi, o kayıt mekanizmasını silerek, olabildiğince sıfırdan başladım. İlişkide de yenilmeden, savaşçı olmak lazım.
- Türkiye'de erkek, başarılı kadını pek sindiremez. İstemez öne geçmesini.
- E.Ş: Birlikte yaşadığımız erkekler konusunda şanslıyız. Eyüp Can'a ve Demir'e ben uzaylı diyorum o yüzden. Mesela birçok ortamda Demir'i de gözlemliyorum, Sertab dost meclisinde şarkı söylediğinde, Sertab'tan bahsediş tarzı, onu sunuşu, oradaki o özen. O aşkı görmek çok etkileyici. 'Ben bu insanı seviyorum, bu insan ne kadar güzel görmüyor musunuz?' diyen bir şey var orada. Ben de kendimi şanslı hissediyorum. Kendi evinin mahremiyetine çekildiğinde yazıyorsun ve aslında vaktini o insanla paylaşabilecekken başka işlere ayırıyorsun. Öyle anlar oluyor ki benim moralim bozuluyor. Romanı kısa vadede üretemiyorsun. Öyle aşamaların oluyor ki, 'Ya bu gitmiyor mu? Ne olacak, bu karakter olmadı,' dediğim birçok yerde Eyüp benden daha çok inanır, daha çok sahiplenir romanımı. Benimle rekabet halinde olmaması, dizginlemeye çalışmaması çok önemli. Tam tersine o özerkliğe saygı göstermesi bir şans benim için. Yalnızlık benim için çok önemli, 'Şu anda seni görmek değil kitap yazmayı tercih ederim,' dediğin noktada karşındaki insanın buna alınmaması, buna inanması bence çok önemli.
- Siz evlenmediniz ama değil mi?
- S.E: Hayır evlenmedik. İstemedik Demir'le. İki defa evlenip daha sonra boşanan biri olduğum için 'Üçüncüsüne gerek yok,' dedik. Tanrının huzurunda biz kendi ilişkimizi zaten biliyoruz.
- Eyüp Can yazmış, Nil'in düğününü. 'Biz herkesten kaçtık düğün sevmediğimiz için ama güzelmiş,' demiş...
- E.Ş: Evet o da ben de evliliğe mesafeyle bakan insanlardık. Hâlâ da bir yanımız öyle. Çocuklar devreye girince işin rengi değişti. Yoksa ben evliliği çok şart olarak gören bir insan değilim. Evliliğin birçok sorun da taşıdığını düşünüyorum. Kurum olarak evliliğin bizi de zorladığı dönemler oluyor, ama muhakkak güzellikleri de var. Merasimlere önyargılıydık. Ben gelinlik giymedim.
- Keşke gelinlik giyseymişim dediniz mi?
- E.Ş: Yok o olmadı, fakat o tören o kadar güzeldi ki, o kadar dostaneydi ki... Herkesin yüreğiyle katıldığı rüya gibiydi ve biz o rüyayı birlikte gördük. O yüzden bana 'Güzel de olabiliyormuş evlilik törenleri,' dedirtti...