Otomobil aşkı, otomobilin tüm detaylarını, teknik verilerini ya da tasarımcısının kim olduğunu bilmeyi gerektirmiyor. Onu gördüğünüzde heyecanlanmanız, kalbinizin daha hızlı atmasının adı otomobil aşkıdır. Aşık olduğunuz otomobilin sürücü koltuğuna oturduğunuzda tüm dünya ile bağlantınız kesilir.

O anda… Acaba bu güzellikle birlikte başbaşa yola çıksam diye düşünceler aklınızdan geçer. Belki bir bahar sabahı, güneş doğarken yola çıkarsınız. Otomobile aşık olanlar müzik bile dinlemek istemezler. Otomobilin sesi onlar için müziktir zaten. Direksiyondayken, evlerindedirler. Özgürlerdir. Motorun sesi, yolun sesine karışır. Kimi zaman lastiğin arasına giren taşın sesi yankılanır asfalttan. Kimi zaman silindirler içine dolan yakıtın ateşlenmesini hissedersiniz. Kimi zaman hava filtresinin sesini, kimi zaman egzozdan çıkana kulak kabartırsınız.

Onun sizi üzmemesi, yarı yolda bırakmaması için gözünüz gibi bakarsınız. Kendiniz hasta olduğunuzda bile doktora gitmezsiniz. Onun periyodik kontrol zamanlarını kaçırmazsınız. O da sizi üzmez. Otomobiline aşık insandan korkmamak lazım. Gerçekten değer veriyorsa onunla başkalarını rahatsız etmez bile. Trafikte kimsenin canın riske atmazlar. Bunu diğerlerini düşündükleri için değil, otomobillerine zarar gelmesin diye yaparlar belki ama yine herkesten daha dikkatlidirler. Otomobil aşkı, insanın ruhunu da tedavi eder. İçinizdeki otomobil aşkı hiç sönmesin.