Bunlar arasında en etkileyicilerden biri Almanya'daki eğitimler sırasında yaşanan bir diyalogda ortaya çıkmış. Dört şeritli otoyolda kamyonlara yapılan ağırlık kontrolü için yeni bir sistem geliştiren Alman yetkililer, sağdaki iki şeride ağırlık kontrol cihazı yerleştirmiş. Kamyonlar bunun üstünden geçerken otomatik olarak ağırlıkları tespit ediliyor. Türk yetkili soruyor;

Peki, kamyon sürücüleri sağ şeritten değil de en sol şeritleri kullanırsa ne olur?

Alman yetkili: Neden o şeridi kullansın ki?

Kendini ve diğer sürücüleri tehlikeye atmayacağını düşünen şoförlerin kural ihlalleri yapmayacağı, otokontrolün Almanya'daki trafik sisteminin temelini oluşturması, bizim de ulaşmamız gereken bir nokta.

Bir TV kanalında yayınlanan Tuhaf Taksi isimli programda acayip ihlaller görüyoruz. Acaba bu ihlalleri gören yetkililer taksi sürücüne trafik cezası gönderiyor mudur?

Bir bakıyorsunuz hareket halindeki aracın bagajından biri fırlıyor, bir bakıyorsunuz sürücü ellerini bırakmış ön koltukta göbek atıyor ya da gözlerini yoldan ayırıp boynunu arka koltuklara çeviriyor. Sürücünün emniyet kemeri takıyor olmasını takdir ediyoruz ama keşke arka koltuklarda oturanlar da emniyet kemerlerini taksalar daha güvende olmazlar mı? Bu tür programlarda trafik kurallarına karşı daha hassas olmasını bekliyoruz.

Işıklarda beklerken, arkadaki araçların henüz yanan yeşili görünce kornaya basmalarına bir türlü anlam veremiyorum. Her hafta en az üç otomobilin 0-100 km/s hızlanma testlerini ölçerken bile bu kadar çok stres yaşamıyorum. Ama ışıklarda beklerken arkada bekleyenlerin, adeta Drag (kalkış) yarışındaymışçasına ısrarla korna bildirimleri beni geriyor. Kornayı acil durumlar dışında kullanmamak bir medeniyet göstergesidir. Buna bir örnek olarak da Çin trafiğini gösterebilirim. Orada korna çalmak çok doğal bir iletişim yönetimi. Anlaşılan bizde korna drag yarışlarının başlangıcı için kullanılıyor.