Kiminin bahçesinde 458 Italia kiminin sokağında California var. Daha sonra bir başka vatandaş Fiat Punto'nun kaputunu açmış motor yağı dolduruyor. O ana kadar bunun ne reklamı tam olarak çözmemiştim. "Bu kadar Ferrari arasında nereden çıktı şimdi bu Punto." derken acaba Fiat Punto için "Ferrari gibi otomobildir." ya da "Biz Ferrari üretme felsefemizle Punto üretiyoruz mu denilmek isteniyor?" diye düşünüyordum. Dış ses devreye giriyor: "Bilmem ne yağıyla, en iyi otomobili kullanır gibi hissedersiniz." diyor.

Bu reklam benim için kanal değiştiremeyeceğim yegane sunum oldu şimdilik. Ha bir de Şahan ve Cem Yılmaz'ın reklamlarında da kalıyorum. Ama konumuz dünyanın bütün otomobillerinin Ferrari'ye dönüşmesi. O zaman bile Ferrari'nin çekiciliği azalmayacakmış gibi hissediyorum. Ama direksiyonu başına geçmeden de ne kadar tutkulu olup olmadığını tam olarak yorumlayamıyorum.

Türkiye'nin en çok satan otomobil dergisinin Test Editörü olarak Ferrari'ye bu kadar uzak kalmam da çok manidar. Keza son beş yılda iki kere Ferrari test aracının basın için planlanmasına rağmen bir türlü otohaber Dergisi'ne uygun zaman ayarlanamaması da nasıl kabul edilebilir bilmiyorum.

Bazı markalar tarafından test aracı konusunun otohaber çalışanının keyfen araç kullanması olmadığı, bu otomobilin okuyucularıyla otohaber dilinde ulaştırılması olduğu anlaşılamamış. Bazen de iyi ki vermemişler bize Ferrari'leri diyorum çünkü onu bile tam bir günlüğüne veremiyorlar. Yanınıza bir görevli oturtup müşteri test sürüşü havasında bir sürüş izlenimi yaratıyorlar.

Bu konuda Borusan Otomotiv'i bir kez daha takdir ediyorum. Aston Martin gibi çok özel bir otomobili günlerce basın için tahsis etmeleri ve bu güven karşılığında okuyucularla da bu özel otomobillerin buluşmalarını sağlamaları vizyonlarını gösteriyor.

Not: Ferrari test edemiyoruz ama Ferrari'nin spor ayakkabılarıyla ilgili tecrübelerimi paylaşabilirim.