Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

20 Kasım 2017, Pazartesi

"Sen giderken ben geliyordum" dememek lazım!

Gene bir söğüşleme haberi, gene bir allame...

Sanki bu mektep medrese görmüş insanlarda dolandırıcıları kendilerine çeken bir özellik var...

Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda da iki profesör dolandırılmıştı (biri ceza hukuku profesörü diğeri zayıflama profesörü), şimdi de bir ilahiyat profesörü.

Adamcağızın 1 milyon 55 bin lirasını tokatlamışlar.

Hikaye klasik, mürekkep yalamamış, elifi mertek sanan insanlar bile bellediler, yaşamlarını dirsek çürütmekle geçirenler hiç mi televizyon izlemiyorlar?

(Bu arada bunlara okutmaları için evlatlarımızı nasıl teslim ediyoruz?)

Kendilerine polis ve savcı süsü veren dolandırıcılar telefonla aramışlar, "Hesabınızdan terör örgütlerine para aktarımı yapılıyor. Parayı bize vermezseniz sizin için iyi olmaz" demişler. Örgüt nasıl hallediyorsa bu işi...

Demek ki terör örgütlerinin elinde bol miktarda bilgisayar mühendisi var...

Ne yapılacak? Hesaptaki mangırlar arayan sözde polislere havale edilecek, operasyon bittikten sonra paralara yeniden kavuşulacak. Kafa bu.

Hocamız aynı gün içerisinde farklı aralıklarla toplam 1 milyon 55 bin lirayı sözde polislere göndermiş...

(Bu allamelerde bu kadar paranın ne işi var? Sonuçta maaşlar belli değil mi? Yani hepsi de babadan mı varlıklı?)

Bu adam ilahiyat profesörü ha! Kitapları falan var, derse giriyor...

Gün içerisinde dolandırıldığını anlayan profesör polis merkezine giderek şikâyetçi olmuş. "Basiretim, ferasetim bağlandı falan" demiş...

Emniyet Müdürlüğü de şüphelileri yakalamak için özel ekip kurmuş.

Ekip, olay yeri çevresinden elde edilen kamera kayıtlarını inceleyerek şüphelilerin eşkallerini belirlemiş. Failler İstanbul ve Şanlıurfa'da yapılan eş zamanlı operasyonla gözaltına alınmış.

Elbette ki çarpılan paralar ele geçirilememiş...

Uzmanlar bunun bir "savcıdan ve polisten korku sendromu" olduğunu söylüyorlar.

Buradan diğer profesörlerimizi uyarıyoruz: Aman bu sendroma karşı dikkatli olsunlar!

SON DAKİKA