İsmi bakanlık yaptığı dönemde de, sonrasında da hep kriminal olaylarla birlikte anıldı..
Bakanlığı döneminde, dışişlerine alınan zırhlı araçlarda usulsüzlük olduğu iddiaları ayyuka çıkmıştı.. İspanyol Casa uçaklarının alımında da ya devleti zarara uğrattığı ya da düşük bedel ödediği uçakların fiyatını yüksek göstererek yolsuzluk yaptığı yazıldı..
**
Ama asıl marifetlerini bakanlığı sonrası gördü Türkiye kamuoyu.. Neler yapmadı ki?.. 'Dolandırıcılık, Hileli iflas ve Çek Kanunu'na muhalefet etmek' suçlarından aranırken Florya'daki Meclis misafirhanesinde yakalandı.. Sonra Taksim'de Gezi Otel'e yerleşti.. Oraya da bir sene kadar para ödemediği ve otel sahibini 'rezalet çıkarırım' diyerek tehdit ettiği günlerce konuşulmuştu.. 2005'te Sürmeli Oteli'nde kaldığı odada yakalanmış, bir yıla yakın süre Kartal Cezaevi'nde yatmıştı..
**
Gazeteler, 'eski Bakan Vuralhan öldürüldü' diye yazmış..
Fakat Vuralhan'ın bakanlığı yahut büyükelçiliği, hayatı boyunca işlediği suçların maskesiydi sadece.. O kimlikle perdelediği hayatında kriminal bir Ercan Vuralhan vardı aslında..
Misal bir hayali inşaat kooperatifi skandalı vardı, yaşı 40'ın üzerinde olanlar hatırlayacaktır.. Kanada'dan kredi bulduğunu söyleyip olmayan arsalar için projeler çizdirmiş, altyapı için müteahhitlerden komisyonlar toplamıştı.. Ercan Vuralhan, müteahhitlik firmalarına "Ambassador, Former Minister of Defence" (Büyükelçi- Eski Milli Savunma Bakanı) antetli fakslar çekerek deprem bölgesi olan İzmit, Sakarya, İstanbul, Çanakkale ve Bandırma'da kooperatif inşaatı yapacaklarını duyuruyor.. 300 milyon dolar kredinin hazır olduğu da bu müteahhitlere bildiriliyor.. Kanada'da bulunan DLH International Holding grubu ile tam anlaşma içinde olduklarını söyleyen Vuralhan, hafriyat, subasmanı ve altyapı işi vereceklerini iddia ederek işadamlarıyla ön sözleşmeler yapıyor.. Bunlar elbette hatırı sayılır komisyonlar karşılığı yapılıyor.. Komisyonları çek olarak alan Vuralhan, tefecilere kırdırdığı çeklerle yoluna devam ediyor. Ortada ne deprem konutu var ne de bir kredi anlaşması..
O günlerde Vuralhan'a para kaptıran ve kendilerini 'Ercanzede' olarak tanımlayan işadamlarından Mehmet Şerif Ağırbaş; "… Burnumuzdan geldi.." diyordu.. "… Ercan Bey, büyük adamdır, bakanlık yapmıştır diye işe girdik. 2O bin dolar peşin para komisyon ödedim. 10 bin dolar masraf ettim. Bize hayali sözleşme imzalattı. Ortada ne arsa var ne de inşaat…."
**
Cezaevinden çıktıktan sonra verdiği ilk mülakatta söyledikleri ise ibretlikti…Bir gün olsun doğru bir işi olmayan Ercan Vuralhan; "..Halkın cebinden trilyonlar götürenler sokaklarda dolaşıyorlar. Namusuyla bu işi yapan insan ise cezalandırılıyor…" diyecekti..
**
Ercan Vuralhan hakkında son not.. O 16 Nisan'da değişen hükümet modelinin ne işe yarayacağını gösteren çok somut bir örnekti.. Zira 1988 yılında Dışişleri Bakanlığına alınan zırhlı araç ihalesinde yolsuzluk ve usulsüzlük yapmakla suçlanmış, hakkında gensoru verilmişti.. Fakat yürütmeyi oluşturan yasamadaki baskın grup ANAP olduğu için gensoru sonuçsuz kalmıştı.. Artık yasama ile yürütme birbiriyle ilişkisiz olacak. Dolayısıyla yasamada kuvvetli olanın yürütmeyi oluşturduğu, yahut yürütmeyi elinde tutanın yasamayı kontrol ettiği dönem sona eriyor..
Bir eski bakan öldürüldü ve hatırladık kimler gelmiş kimler geçmiş bu memleketten..
--