Anadolu Ajansı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu'nun İstanbul Suriçi Grubu Derneği'nin toplantısında yaptığı konuşmayı haberleştirdi ve kıyamet koptu.
Türk solcularının, ulusalcılarının, laiklerinin, "buyurun koltuk değnekliği yaptığınız AK Parti" diyerek Türkiye'nin liberallerine ithaf ettikleri konuşmanın bir bölümü şöyleydi:
"10 yıllık iktidar dönemimizde bizimle şu ya da bu şekilde paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olmayacaklar. (...) Diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte bir şekilde paydaş oldular ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş olacaklar. Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak. Onun için işimiz çok daha zor."
Babuşçu, habere gelen tepkiler üzerine şu açıklamayı yaptı:
"Bu yorum ve haberlerde liberalleri dışladığımız, yolumuzu ayırdığımız, gizli gündemimiz olduğu türünden tamamen asılsız, gerçeklikten uzak ve afakî yorumlar yapılmıştır. Oysa benim söz konusu konuşmamda liberallere dönük bir genelleme yapılmamış, sadece demokrasi mücadelemiz açısından iyi bir sınav vermeyen, son dönemlerde demokratik anlayış açısından statükocuulusalcı çevrelerin bile gerisine savrulmuş somut bazı kişi ve olaylara dair eleştirilerim yer almıştır."
Konuşmanın tam metnini bilmiyorum, fakat bugüne kadar izlediğim Aziz Babuşçu'nun, şayet söylediyse, bu sözleri ancak "bir kısım liberaller"i kast ederek sarf etmiş olabileceğini düşünüyorum.
Doğrusu, bazı somut meseleler, örnekler üzerinden baktığımda, bu eleştirilere hak da veriyorum.
Babuşçu bu sözleri sarf etmeden aylar (hatta yıllar) önce o örnekler üzerinden "liberaller"in hiç de demokratça davranmadığını ben de öne sürmüştüm.
-Hangi örnekler mesela?İkisini hatırlatayım: irinci örnek: Büyük şehirlerde büyük kalabalıkların toplandığı (mesela AVM'ler) kapalı mekânlarda çocuk oyun odaları ve mescit açılmasına dair ilgili kanunda geçtiğimiz yıl yapılmak istenen değişiklik...
İkinci örnek: Kocaeli belediyesinin, 20 kadar karma plajdan sonra bir tane de "kadınlar plajı" açma kararı...
Başta kendi gazetem Taraf olmak üzere Türkiye'nin solcuları, laikleri, liberalleri her iki girişime de büyük bir tepki gösterdiler ve her iki girişim bir sonuca varamadan durduruldu. Oysa bunların ikisi de insan ve yurttaş hakları çerçevesinde dile getirilmiş haklı ve makul talepler... Cumhuriyet, İslam'ın "görünür" olmaması için büyük gayret sarf etti ve bunu başardı da... Fakat 21'inci yüzyıl Türkiye'sinde İslam hiç şüphesiz daha "görünür" bir hale gelecek; bu, Türkiye'nin normalleşmesinin veçhelerinden biri... Şimdi liberaller bunu "gericilerin rövanşı" diye nitelerlerse, dindarlarla son on yılda "siyasal liberalizm" çerçevesinde kurdukları ittifak tabii ki çatırdayacaktır.
Şu da var: Bazı liberallerin, bu türden taleplere karşı çıkmaları, onların mesela kürtaj tartışmasındaki haklı pozisyonlarını da zedeleyecektir.